Ufak Tefek Cinayetler

Türk televizyon dizisi

Ufak Tefek Cinayetler, Meriç Acemi tarafından yazılan, Ali Bilgin ve Deniz Yorulmazer tarafından yönetilen 2017 yapımı televizyon dizisi.

Replikler

değiştir
  • Bazı insanların hayatları hep yolunda görünür. Pembe beyaz tatlı bir hikayenin içinde gibidirler her zaman. Gömlekleri kırışmaz, çorapları kaçmaz, Canları hiçbir zaman sıkılmaz. Hep mutlu ve tasasız görünürler ama yalandır. O güzel bahçelerin altı hep kurtlarla doludur. En mutlu ve şaşalı yaşayanın bile içinde kör kuyular gizlidir. Arkalarında Ufak Tefek Cinayetleri'nden kalma bir mezarlık yatar. Dışarıdan görünen masmavi bir gökyüzü ve mutlu bir hayattır. Ta ki hiç beklemedikleri anda bir bomba patlayıp da her şeyi ortaya çıkarana kadar.
  • Yalancıların en güvendiği şey, insanoğlunun bilgiyi sorgulamamasıdır. İlk duyduğuna inanır insanlar. Bu yüzden de gerçek, aslında ne olduğu değil, insanların ne bildiğidir
  • Kral savaşmaktan başka çaresi olmadığına kanaat edip, "ateş" dediğinde artık geri dönüş yoktur. Barışçıl tasasız günleri aratan kuvvetli fırtınalar esecek, her şeyin yeri değişecek demektir artık... Ve savaş başlamıştır.
  • Kral hiç bir zaman tahtını sessiz sedasız terk etmez. Giderken, geride kalanı yakıp yıkar. Bu yüzden teba çekinir, kralı değiştirmekten. Onun ne zalim olduğunu bildiğinden, gitmesini isteyemez, korkar. Bu yüzden krallar tahtlarında uzun süre oturabilirler. "Neye mal olursa mal olsun, ayakta kalmak"... Onların en iyi bildikleri şeydir.
  • Kral, tahttaki son gecesini her zaman hisseder. Henüz kimse bilmese de, o yolun sonunu görmüştür. Ya kulak tıkar içindeki sese, ya da bir an önce kaçış planı yapar.
  • Bazı yaralar çok ani açılır. Çok kanlı ve iyileşmesi zor bir yerden... İşte onların tedavisi de kanlı olacaktır. Hele de bir kralı yaraladıysan, geri dönüşünden çok korkmalısın.
  • Yeni kral geldiğinde ilk olarak af çıkarır. Suçlular eski, kötü günlerin suçlularıdır. İkinci bir şansı hak ederler. Çünkü kral merhametli görünmek ister ve tebaasına mutluluk vaat eder.
  • Gücü karşılamak kolay değildir. Çok ama çok sıcaktır o taht. Hayatta kalmanın zarif sanatını bilmeyenler, yeterince güçlü olmayanlar, yanar kavrulur o tahtta.
  • Dünyada insanlar ikiye ayrılır. Haydutlar ve iyiler olarak. Düzen gereği haydutlar her zaman kazanır. Çünkü herkesi kendileri gibi bilirler ve ona göre davranırlar. İyilerse, herkesi iyi sandığından gafil avlanırlar... Fakat geçici, ufak tefek zaferlerdir haydutların kazandığı. Evren sonunda adaletini mutlaka sağlar.
  • Tehlike yokken hayat, bir oyun gibidir. Menfaat dengeleri üzerine kurulu bu oyunda, tüm oyuncular, galibiyet ve tatmin peşinde koşar. Ama tehlike anında oyunu sürdürmek mümkün değildir. Can güvenliği söz konusu olunca oyun unutulur. Ölüm tehlikesi, her şeyi anlamsız kılar...

Serhan: Eve geldiğimden beri bir nasılsın bile demedin farkında mısın?
Merve: Tatlım benim gayet iyisin. Gözümün önündesin niye sorayım ki?
Serhan:' Peki kilo verdiğimin farkında mısın?
Merve: Yoo. Kilo mu verdin? Yok hayatım her zaman ki halin işte gayet fitsin..
Serhan: Fitim yani öyle mi? Anladım..
Merve: Serhancım.. Ben fitsin derken aslında şeyden bahsediyodum..
Serhan: Neyse ben kapıya bakayım merve

Pelin: Biz bu Oya'yı neden çağırdık çocuk partisi değil mi bu?
Merve: Ay uzatma Pelin ya, ne fark eder ki bi kişi eksik bi kişi fazla.
Pelin: Merve, ben bu kadını istemiyorum. Ne bu mahallede ne bu sitede. Kocamın burnunun dibinde olmasını istemiyorum neden anlamıyorsun?
Merve: Amma güvensiz çıktın sen ya. Korkma bir şey olmaz. Sıkıldım belki kızım sizden, yeni arkadaşlara ihtiyacım vardır?