Yahya Bey
16. yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu'nda yaşamış Osmanlı askeri ve divan edebiyatı şairi
Yahya Bey | |
---|---|
Doğum tarihi | 1498 |
Doğum yeri | Taşlıca |
Ölüm tarihi | 1582 |
Ölüm yeri | İzvornik |
Vikipedi maddesi Vikiveri öğesi |
Taşlıcalı Yahya Bey, 16. yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu'nda yaşamış Osmanlı askeri ve divan edebiyatı şairidir.
- Ey kara günlü seher gibi agardı sakalun
Haberün yok kefenün boynuna takdı ecelün.
- (Ey talihsiz, kederli kişi, sakalın seher vakti gibi ağardı; ölümün, senin kefenini boynuna taktığının farkında değilsin)
- Seni mânend-i harâmî soyup öldürmek içün
Geliser yoluna derbend-i fenâda ecelün
- (Ecel, seni bir harâmî gibi soyup öldürmek için, dünya geçidinde önüne geçecektir.)
- Rûhum aslına rücu ide gibi ey Yahyâ
Pîr olup gerdenümi cânib-i hâke saldum
- (Ey Yahyâ, ruhum aslına döneceğe benziyor; ihtiyarlayıp boynumu toprağa saldım.)
- Ölümlüsine cefâsın ziyâde itmek içün
İnâd ider kılıcın yâr-ı bî-vefâ bilemez
- (Sevgili, ölümlü âşığının çilesini artırmak için kılıcını bilememekte inat eder.)
- Öldür ne denlü zahmet ise eyle ihtiyâr
Ne âhum al efendi benüm ne figânum al
- (Senin için her ne kadar zahmet ise de beni öldür; ne âhımı al, ne de şikâyetimi duy.)
- Lâyık degülüz çünki senün mihr ü vefâna
Hîç olmaz ise bâri cefâ vü sitem eyle
- (Mademki, senin sevgine ve vefâna layık değiliz, hiç değilse bizi üz ve incit (bizimle ilgilen de nasıl ilgilenirsen ilgilen))
- Öldür beni gel bir gün önürdi kerem eyle
Kanumı döküp cânumı al dem kadem eyle
- (Lutfedip cömertlikte bulun da beni bir gün önce öldür (yarına bırakma); kanımı dök, canımı al ve hayırlı bir iş yap.)
- Işk ile Yahyâ kulun gibi hezâr-ender-hezâr
Ölmege cânlar virür yolında kurbân oldugum
- (Ey kurban olduğum sevgili, Yahyâ gibi, binlercesi aşk ile yolunda ölmeye canlar verirler.)
- Zahmum gibi acır yüreğim şol zaîfe kim
Yahyâ gibi öle gide bir acır olmaya
- (Yüreğim, Yahyâ gibi bir acıyanı olmadan ölüp giden yoksul kişiye yaram gibi acır.)
- Cenâzem önine düş gönderi git bâri bir lahza
Cihânda gerçi cân ardınca cism-i nâtüvan gitmez
- (Dünyada gerçi can ardınca dermansız cisim gitmez ama, sen cenazemin önüne düş ve hiç olmazsa beni bir süre uğurla.)
- Seni togrulug ile sevdi çün kim ey sehî-kâmet
Ölürse meşhed-i Yahyâda bitmez bir giyâh eğri
- ("Ey servi boylu güzel, seni doğrulukla (içinde kötü duygu, fikrinde fenalık olmadan) sevdiği için Yahya öldüğünde mezarında bir ot bile eğri bitmez.)
- Yahyâ ölüp gidince kûyı kilâbı gibi
Var iken âsitânı gayrı mekânda yatmaz
- (Yahya, kapısının köpekleri gibi, onun eşiği varken, ölüp gidinceye kadar başka yerde yatmaz.)
- Cennette dahı gönlüm açılmaya zerrece
Bir gün ölürsem ol meh-i zerrîn külehsiz
- (O sarı veya (altın işlemeli) külahlı sevgilimden ayrı olarak ölürsem,cennette dahi gönlüm açılmaz (neşelenmez).)
- Çok çok cefânı çekdüm azırganma cânumı
Mülk-i fenâ müsâfiriyem armağanun al
- (Senin cefâlarını çok çektim, yokluk ülkesine yolcuyum; canımı azımsama, armağanım olarak al)
- Cefâya sabr ider ölüp gidince âşık-ı sâdık
Adavet idemez yâra mahabbet itmez ağyâra
- (Gerçek âşık ölüp gidinceye kadar cefâya sabreder; kendisine zulmetti diye sevgilisine gücenmez, başkalarını da sevmez.)
- Öldüğüm ağlamazın korkum odur kim ölicek
Seni kimler seve ben âşık-ı mahzûn yerine
- (Öldüğüme yanmıyorum, ben ölünce hüzünlü âşık yerine seni kimler sevecek? Endişem ve korkum bundandır.)
- Cân virürken hançeründen sun bana bir pâre su
Hâlet-i nez' üzere gâyet hoş gelür bîmâra su
- (Hançerinin vuruşuyla can verirken bana bir parça su ver; can çekişme halinde su içmek hastaya hoş gelir)
- Ak ridâdur eneğün bağlamağ içün meselâ
Senün ol târ-ı kefen gibi ağarmuş sakalun
- (Senin o kefen ipliği gibi ağarmış sakalın, çeneni bağlamak için bir beyaz kumaştır.)