Ziya Gökalp
Türk Düşünür ve Yazar
Ziya Gökalp | |
---|---|
Doğum tarihi | 23 Mart 1876 |
Doğum yeri | Diyarbakır, Çermik |
Ölüm tarihi | 25 Ekim 1924 |
Ölüm yeri | İstanbul |
Vikipedi maddesi Vikiveri öğesi |
Ziya Gökalp, Türk yazar, şair, toplumbilimci ve ideolog.
Sözleri
değiştir- Ben, sen yokuz, biz varız,
Hem Ogan, hem kullarız
"Biz" demek, "bir" demektir,
Ben, sen ona taparız![1] - Türk hiç geriye gitmez, Türk irtica'ı bilmez,
Lâkin büyük kalbinden altun devri silmez![2] - Türklerle Kürtler bin senelik müşterek din, müşterek tarih, müşterek bir coğrafya neticesi hem maddi, hem manevi bir surette birleşmişlerdir. Bugün ise müşterek düşmanlar, müşterek tehlikeler karşısında bulunuyorlar. Bu tehlikelerden ancak müşterek bir azim ile kurtulabilirler. O halde büyük bir kanaatle diyebiliriz ki bu iki milletin birbirini sevmesi her iki taraf için hem dinî hem siyasi bir fariziyedir. Kürtleri sevmeyen bir Türk varsa Türk değildir, Türkleri sevmeyen bir Kürt varsa Kürt değildir.[3]
- Ümit, benim ruhumun zarurî ihtiyaçlarındandır. Bir nebat nasıl gıdasız, havasız ve ziyasız duramazsa, benim ruhum da ümitsiz yaşayamaz.[4]
- Düşünmek ve söylemek kolay, fakat yaşamak, hele başarı ile sonuçlandırmak çok zordur.
- Felsefe, bilime aykırı hüküm çıkarmaz.
- Sakın hakkım var deme.
Hak yok, vazife vardır!... - Vatan ne Türkiye'dir Türklere, ne Türkistan,
Vatan tek ve müebbettir: Turan... - Düşmanın ülkesi viran olacak,
Türkiye büyüyüp "Turan" olacak. - Aruz sizin olsun , hece bizimdir.Halkın söylediği Türkçe bizimdir.
- Milletim Çok Yaşa! (Osmanlı İmparatorluğu döneminde İdadi Mülkiye'de öğrencilere "Padişahım çok yaşa!" dedirtilirdi. Gökalp, bunu reddederek "Milletim çok yaşa!" demiş ve bu nedenle okuldan ayrılmak zorunda kalmıştır.)
- Türklük, hem mefkurem, hem de kanımdır:
Sırtımdan alınmaz, çünkü kürk değil!
Türklük hadimine 'Türk değil! ' diyen
Soyca Türk olsa da 'piçtir', Türk değil! (Ali Kemâl'in Ziya Gökalp'ı Türk olmamakla itham eden yazısına Ziya Gökalp bu sözlerle karşılık vermiştir.) - Başka dile uymaz annenin sesi,
Her sözün ararsan vardır Türkçesi! - Vatan ne Türkiyedir Türklere, ne Türkistan
Vatan, büyük ve müebbet bir ülkedir: Turan! - Türklüğün vicdanı bir;
Dîni bir, vatanı bir;
Fakat hepsi ayrılır
Olmazsa lisanı bir. - Türk milletindenim, İslam ümmetindenim, Garb medeniyetindenim.
- Deme bana Oğuz, Kayı, Osmanlı;
Türk'üm, bu ad her unvandan üstündür...
Yoktur Özbek, Nogay, Kırgız, Kazanlı,
Türk milleti bir bölünmez bütündür... - Türkçülük; felsefeyi, tarihi ve içtimaiyatı kendisine rehber ittihaz ederek eski irfanı teşrih masası üzerine koyuyor. Onun suni unsurlarını, millî unsurlarını aramaya çalışıyor. Bu meseleler neticesinde Türk irfanının millî olan ve kökleri halkta bulunan hars kısmı meydana çıkacağı gibi Avrupa medeniyeti de esaslı bir surette buna ilave edilince müstakbel Türk irfanı millî harsla Avrupa medeniyetinden mürekkep olacaktır. Sanat hars manzumesine, edebiyat ise medeniyet manzumesine mensup olduğundan sanatımız gittikçe daha millîleşecek, edebiyatımız tamamıyla Avrupai ve Yunani olacaktır.[5]
- Herkesten, yaptığı iş ne olursa olsun, vecidli bir dini zihniyet içinde olmasını isterseniz, bunun ferdi ve içtimai (sosyal) sonuçları, ikiyüzlülük, dini riyakârlık ve istismarcılıktır.
- Felsefe, bilime aykırı hüküm çıkarmaz.
- Düşmanın ülkesi viran olacak,
Türkiye büyüyüp Turan olacak. - Durma düşman durma, gücünü artır,
Türklüğün başına hakaret yağdır.
Uyuyan bir kavme bu felaket azdır,
Vur eski kölesi utandır onu,
Bırakma uyusun, uyandır onu! - Kanıtlar, Diyarbakır halkının aslında Türk olduğunu göstermektedir. Ayrıca atalarımın birkaç kuşak önce Türk bölgesi olan Çermik’ten göç ettiklerini, dolayısıyla ırkımın Türk olduğunu öğrendim. Ancak atalarımın Kürt ya da Arap bölgelerinden gelmiş olduklarını öğrenmiş olsaydım da Türk olduğumu söylemekte tereddüt etmezdim. Zira sosyolojik çalışmalarımdan öğrendiğim şudur ki, milliyetçilik ırka değil, yalnızca terbiyeye dayanır.[6]
- Bir ülke ki camiinde Türkçe ezan okunur, / Köylü anlar manasını namazdaki duanın... / Bir ülke ki mektebinde Türkçe Kur'ân okunur, / Küçük büyük herkes bilir buyruğunu Hudâ'nın... / Ey Türkoğlu, işte senin orasıdır vatanın![7], Vatan şiirinden.
Hakkında söylenenler
değiştir- Mezarının başına bıraktığımız çiçekler yalnız İstanbul Türk Ocağının değil, bütün Türk Ocaklarının ve bütün münevver Türklüğün şükran ve hasretini arz içindir. Bugün artık milletçe sıkıntımız, kederimiz kalmadı. Müstakiliz, hürüz, cumhuriyetteyiz, hurafesiziz, millîyiz ve millîciyiz. Fakat eyvah, bize bütün bunlardaki zevki vakarlı bir eda ile kâh şiir kâh masal kâh nasihat hâlinde, kâh ilmî formüller hâlinde anlatan kani sesli dudakların yok! Mezarının başında işte bu acıyı duyuyoruz...[8] Ruşen Eşref Ünaydın
- ... Ziya Gökalp'ın hiçbir mısrasında henüz yer almamış Mustafa Kemal, Ziya Gökalp'ı da Malta esirliğinden kurtarıp müstakil Türkiye Büyük Millet Meclisine üye getirdi. Büyük Türk kahramanı bu mucizeyi de gösterdikten sonra büyük Türk bilgininin hece tartılı övgüsünde yer aldı.[9] Ruşen Eşref Ünaydın
Kaynakça
değiştir- ↑ Şiirler ve Halk Masalları, Türk Tarih Kurumu Basımevi, s. 102
- ↑ Ziya Gökalp Külliyatı, Cilt: 1, Türk Tarih Kurumu Basımevi, 1952, s. 276
- ↑ Küçük Mecmua, Müdafaa-i Hukuk Yayinları, s. 19
- ↑ Göksel, Ali Nüzhet, Ziya Gökalp ve Çınaraltı, 1939, s. 57
- ↑ Ruşen Eşref Ünaydın, Diyorlar ki, 1918
- ↑ Yıldırım, Ayşe, ZİYA GÖKALP’TE TOPLUMSAL DEĞİŞME: “KÜLTÜR-UYARLIK TEZİ”, Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Cilt 5, Sayı 9, 2013 Güz, s.4
- ↑ https://www.yenicaggazetesi.com.tr/yazi-arsivi-399396h.htm
- ↑ Ruşen Eşref Ünaydın, vefatının 2. yılında Ziya Gökalp'ın mezarında bütün Ocaklılar adına söylediği hitabe, 1926
- ↑ Ruşen Eşref Ünaydın, Anafartalar Kumandanı Mustafa Kemal ile Mülâkat (1918) Üzerine Yazdığı Yazı Dizisi, 1956