Falih Rıfkı Atay: Revizyonlar arasındaki fark

[kontrol edilmiş revizyon][kontrol edilmiş revizyon]
İçerik silindi İçerik eklendi
Türkolog1984 (mesaj | katkılar)
kDeğişiklik özeti yok
17. satır:
* Bir padişah ki budalaca kuruntu yüzünden, yirminci yüzyılda, İstanbul'a elektrik sokmaz. Telefon getirtmez. Askere manevra fişeği ile de ateş talimi yaptırmaz. Donanmayı, eğer denize açılırsa toplarını Yıldız'a çevirip vurabilir diye ön köprü ile bağlı Haliç'te çürütür. Bir padişah ki okullarda edebiyat dersi okutmaz. Kuru övme dışında tarih dersi verdirmez. Aşk şiirini, romanını bile yasak eder. Kendi adıdır diye bir sabah uyanıp bütün kısa "a"lı Hamidleri uzun "a"lı Hâmid'e ve veliahtının adıdır diye bütün Reşad adlarını Neşet'e değiştirtir. Otuz üç yıl böyle bir padişahın hükmü altında çöküp giden bu memlekette 1965'te onu "Ulu Hakan" diye ananları deneme tavşanı gibi kullanılmak üzere akıl hastanesine yollamaz da ne yaparsınız?<ref>Atay, Ulu, 1965</ref>
: (II. Abdülhamid hakkında)
* Sizin küçük saadetinizi kıskanmadan benimseyen hangi dostunuz var? Sizin bir küçük şerefinizi, ananız bile hiç olmazsa kendi için bir nümayiş yapmaksızın sevebilir mi? <ref>Atay, Bugün İçliyim, 1923</ref>
* Sonra nasıl tarih okumuş bu Konya müftüsü? Osmanlı padişahlığı devri yalancı şahitli, rüşvetçi kadı mahkemeleri ile dolup taşardı. Her mahkemenin karşısında bir yalancı şahit kahvesi vardı. O devrin şeyhülislamları ve müftüleri değil midir ki İngilizlere kulluk ederek Anadolu'da vatanı kurtarmak için savaşanları fetva ile "tekfir" etmişlerdir. Nasıl cumhuriyet memurudur bu ki cumhuriyete karşı padişahlık devrini ileri sürer? Nasıl din adamıdır bu ki dini, en kötü politikacılık yolunda "kirletmeye" cesaret eder?<ref>Atay, İki Bin Kişiye Bir Konferans</ref>
* En mesut Türkler, Atatürk yaşarken ölmüş olanlardır.<ref name="otomatik oluşturuldu1">Atatürk'ten sonra Atatürk, Gür yayınları, s. 33</ref>