Amin Maalouf
Lübnan doğumlu Fransız yazar
Amin Maalouf | |
---|---|
Lübnanlı yazardır. | |
Doğum tarihi | 25 Şubat 1949 |
Doğum yeri | Beyrut |
Vikipedi maddesi Vikiveri öğesi |
Amin Maalouf ya da Emin Maluf (25 Şubat 1949, Beyrut), kitaplarını Fransızca yazan Lübnanlı yazardır. 1976'dan beri Fransa'da yaşamaktadır.
Romanları
değiştirSemerkant (1988)
değiştir- Zamanın iki yüzü var, dedi Hayyam kendi kendine. Zamanın iki boyutu var: Birisi uzunluğudur ki güneşin döngüsüyle ölçülür. Bir de zamanın derinliği var ki tutkuyla ölçülür.
Tanios Kayası (1993)
değiştir- Eğer önündeki kapılar bir daha yüzüne kapanacak olursa, hayatının sona ermediğini düşün.. Sona eren şey yalnızca hayatlarının birincisidir ve diğeri başlamak üzere sabırsızlanmaktadır.. O zaman bir gemiye bin, seni bekleyen bir kent vardır..
- s. 120
Doğunun Limanları (1996)
değiştir- Hayat insana bıkkınlık verecek kadar uzun değildir.
- s. 109
- Bazıları, geleceğe inanmaya devam ettikleri için sabrederler. Bazıları, işi bitirmeye cesaret edemezler. Korkaklık, kuşkusuz hor görülmeli ama o da yaşamın bir parçası. Kabullenmek gibi, hayatta kalma araçlarından biri.[1]
- Tünelin ucunda ışık görünmese bile, ışık varmış gibi yürümek ve ışığın görüneceğine inanmak gerekir.[1]
- Ölüme son çare olarak bakmalısın. Hiç kimsenin seni alıkoyamayacağını bil. Ama ölüme gidebileceğin için, onu yedekte tut; sonuna kadar. Diyelim ki gece bir kâbus gördün. Bunun bir kâbus olduğunu bilirsin ve kurtulmak için başını biraz oynatman yeter. Her şey daha basit, daha dayanılır hale gelir ve bir bakarsın en korktuğun şeyden zevk alır olmuşsun.[1]
- Hayat seni korkutuyorsa, içini yakıyorsa, en yakınların çirkin maskeler takmışsa... hayat budur de, ikinci kez çağrılmayacağın bir oyun olduğunu söyle. Zevk verici ve acı çektirici bir oyun, inanç ve aldatma oyunu, maskeler oyunu, onu sonuna kadar oyna, ister oyuncu olarak ister izleyici olarak. İzleyici olman daha iyi, içinden kolay çıkarsın.[1]
- 'Son kurtuluş çaresi' yaşamama hep yardımcı olmuştur. Elimin altında olduğu için, bu çareye hiç başvurmadım. Ama ahiretin direksiyonu elimin altında olmasaydı, kendimi tuzağa düşmüş hisseder ve bir an önce kaçmaya bakardım.[1]
- Hayatta her zaman bir yol bulunur, mecrasından çıkmış kendine bir başka yol yapan nehirler gibi.[2]
- Sonu gelmeyen an, ulaşılmayan an yoktur. Büyük bir tutku ile beklenilirse, zaman geçtikçe beklenilen günün yaklaştığı sanılır...[3]
- Yıllar ve yıllar geçti ama zaman, bir yansımadır: geçmiş saatler ve günler, haftalar ve yıllar sonunda aynı kül yığınına sahip olurlar. Gelecek, sonsuzluğa kadar gitse de, saniye saniye yaşanır.[4]
Doğudan Uzakta (2012)
değiştir- Aşk dediğiniz,"dostluk", "arzu", "tutku" veya Tanrı bilir başka hangi ismi taşıyan beyaz veya siyah ya da altın sarısı veya pembemsi kablolardan ayırmak gereken kırmızı bir kablo değildir.
- s. 65
- Hayat yolunda ilerlerken, sadece ihanet ile sadakat arasında tercih yapmak zorunda kalınsaydı işler kolaylaşırdı. Ama insan çoğunlukla iki bağdaşmaz sadakat, veya -bu da aynı kapıya çıkar- iki ihanet arasında tercih yapmaya zorlanır.
- Gençlik arkadaşı, kardeş yarısıdır. Onu kardeşliğe aldığın için pişman olabilirsin, ama reddedemezsin.
Diğer Sözleri
değiştir- Evlilik belalı bir kurumdur.
- Şiddet korkunun çocuğudur.
- Beklediğim yarınlar dünde kaldı.
- Gerçek, ona layık olana söylenir...
- Aşk, bir kuyunun kıyısında susuzluktur.
- Gelecek, geçmişin duvarlarının ardında değildir.
- Hiç şaşma. Gerçek, iki yüzlüdür. İnsanlar da öyle.
- Hayat, insana bıkkınlık verecek kadar uzun değildir.
- Baskıya maruz kalan yanımız kimliğimiz haline gelir.
- Yaraların hissedilmesi için tanımlanmaya ihtiyaçları yoktur.
- Bir insanın hayatının doğumu ile başladığından emin misiniz?
- İnandığım insanlar yüzünden, beklediğim yarınlar dünde kaldı.
- Zamanın iki boyutu var. Uzunluğu güneşe, derinliği tutkulara bağlı.
- Sevmeyi bilmiyorsan şayet, neye yarar güneşin doğması ve batması.
- Bir toplum en güçsüz bireyini yalnız bıraktığı anda dağılmaya başlar.
- İnsanlar bir dinleri olduğu için ahlaka ihtiyaçları kalmamış gibi davranıyorlar.
- Unutma, insanı, kendi üzüntüsü kadar yenilgiye uğratan bir başka şey yoktur.
- Dünyada en büyük terörizm, bir insanı ana diliyle bağını koparmaya çalışmak.
- Ben hiçbir ülkeden, hiçbir şehirden, hiçbir kabileden değilim. Ben yolun oğluyum.
- Bir kentten geriye kalan, yarı yarıya sarhoş bir şairin üzerinde gezdirdiği kayıtsız bakışlardır.
- Hayat, kendi yolunu çizer hep; yatağından edilince hemen bir yenisini kazan nehirler misali.
- Milliyetçiliğin birinci erdemi her sorun için bir çözümden çok bir sorumlu bulmak değil midir?
- Ne tuhaf bir zaman bu bizimkisi ki iyilik, kötülüğün yaldızları altında saklanmak zorunda kalıyor.
- Kadınlar o ana dek gizlemeye çalıştıkları gerçek tabiatlarını ancak düğünden sonra açığa çıkarırlar.
- Gençlik arkadaşı, kardeş yarısıdır. Onu kardeşliğe aldığın için pişman olabilirsin, ama reddedemezsin.
- Öyle bir an gelir ki tüm kararlar kötüdür; sorun, sonradan en az pişman olacağın kararı bulup seçmektir.
- Yazdın, yazdın ve okumadılar. Sen bir şey söyledin onlar başka şey anladılar. İnsanlar başka şey istediler.
- Eğer ikiniz de kitap okuyanlar evrenine aitseniz paylaşılmış bir cennete el ele gitmek üzeresiniz demektir.
- Duygularım anestezi altında. Her şeyi görüyorum, her şeyi işitiyorum, ama artık hiçbir şey hissetmiyorum.
- Hayat başlar ve biter ! Nasıl başlayıp nerede sona erdiği değil, ikisi arasına neler sığdırılabildiğin önemlidir.
- Öfkeliydim, kendime karşı öfkeli. Hep böyle olurum. Aylarca sessiz kalırım, neredeyse konuşmayı unutacak kadar.
- Tarihin bize şunu ya da bunu öğrettiğini söyleyemezsin. O bize cevaplardan çok sorular ve her soru için çok sayıda cevaplar verir.
- Ne diyebilirim ki sana, varlığın sırları saklı senden, benden; bir düğüm ki ne sen çözebilirsin, ne ben. Bizimki perde arkasında dedikodu; bir indi mi perde, ne sen kalırsın, ne ben!
- Evlilik belalı bir kurumdur. Düğünden önce her adam dikkatlidir, naziktir; göz koydukları genç kıza "kendi" karıları oluncaya kadar prenses gibi davranırlar; sonra hızla birer zorbaya dönüşürler.
- Hayat yolunda ilerlerken, sadece ihanet ile sadakat arasında tercih yapmak zorunda kalınsaydı işler kolaylaşırdı. Ama insan çoğunlukla iki bağdaşmaz sadakat, veya -bu da aynı kapıya çıkar- iki ihanet arasında tercih yapmaya zorlanır.
- Savaşlar en kötü içgüdülerimizi ortaya çıkarmakla kalmazlar; aynı zamanda onları üretirler, şekillendirirler. Toplumları içinden patlamasa dünyanın en iyi insanları olacak nice kişi kaçakçıya, yağmacıya, fidyeciye, katile, katliamcıya dönüşür.
- Ben inançlı ve dindar bir aileden geliyorum. Bizimkiler her ramazanda mutlaka oruç tutmuşlardır. Bu doğal bir şeydi, kendiliğinden yapılırdı, mühim bir mesele sayılmazdı. Günümüzde oruç tutmak yetmiyor, herkese oruç tuttuğunu göstermek ve tutmayanları da göz hapsine almak gerekiyor.