Bir Gün Tek Başına
Bir Gün Tek Başına, yazar Vedat Türkali’nin Milliyet Yayınları 1974 Roman Ödülü'nü kazandıktan sonra yayımlanan ilk romanı.
Alıntılar
değiştir- Sadece okumaya yarıyorsa, kitaptan iyi afyon yok.
- Ülke sallanıyor, iktidardakiler sallanıyor. Herkes bir şey bekliyor. Ben Günsel'i bekliyorum.
- Nereden nasıl geleceğini bilmeden gelecek dehşetli güzel günlere inanıyordu.
- Ben böyleyim... Bitti... Artık savunma bile boşuna. Değil mi ki değişmez... O vakit bırakırsın yaşamayı kendi yoluna, yürür gider. Sonra yine kımıldamaya başlar birikenler.
- Bütün güzel şeyler yasak, dedi. Bu pis dünya...
- —Bütün güzel şeyler burjuvaların mı?
- —Daha bir süre öyle!
- —Peki, sen kiminsin?
- Günsel durdu bir an, başka şeyler söyleyecekti, yapamadı...
- —Senin, yalnız senin...
- Belki de hiç sevmeyeceksin beni artık. Anlamadın ki beni. Benimki deli sevgisi sana karşı. Erişemiyorum... Hep yitiriyorum seni... Kirliyim de şimdi, iğrencim... Kendime güvenim de kalmadı... Kuşkular içinde...
- Biz mutluyuz ya! Mutluluk da yorar insanı. Pırıl pırıl bir ırmakta yüzüyorsun, mutluluk dediğin bu. Bir kıyıda, bir dönemeçte arada bir ortaya çıkıveren pis bulanık akıntılardan uzaklaşacaksın, güçlü kulaçlar atman gerek. Sık sık oldu mu da yoruluyor insan. Timsahlar, suaygırları, ağulu yılanlar da var ırmakta. Ne çok düşmanı var mutluluğun...
- Bir şey arıyor, bir şey bekliyor, bir şey soruyordu herkes. Arananı, bekleneni, sorulanı bilen hiç kimse de yoktu sanki!
- Bugün de mi yirmi dört saat? Neler oldu oysa. Tek bir günün sırası gelsin diye yaşam boyu bekliyoruz.
- Ne suçun var senin?... Ağlayıp zırlayan bir çocuğa isteklerinden vazgeçsin diye verilen bir elma şekeri kadar suçsuzsun.
- Taşları sürekli dönen bir değirmendir kafa dediğin, arasına bir şey koymazsan, kendi kendini öğütür, bitirir.