Cengiz Özakıncı

Cengiz Özakıncı
Doğum tarihi 1954
Vikipedi maddesi
Vikiveri öğesi
  • Bu kitabın bence en büyük özelliği: Bugüne dek bir tür misyonerlik faaliyeti olarak Atatürkçülerin bile çoğunun damarından işlemiş bir yargıyı kökünden yıkıyor hocamız. O yargı nedir? Akademisyenlerin çoğunun yayınladığı 300'e yakın laiklikle ilgili kitabı okudum. Hepsi şöyle başlar: "Laik Yunanca Laikos'tan gelir efendim; İncil'de Sezar'ın hakkını Sezar'a, Allah'ın hakkını Allah'a veriniz diye bir söz vardır. İşte laikliğin temeli İncil'deki bu sözdür. Bu nedenle laiklik Hıristiyan ülkelerde ve onlara yaraşır bir yönetim biçimidir, İslam'da laiklik olmaz." Bunu 300'e yakın laiklikle ilgili akademik kitapta okudum. Hepsi papağan gibi aynı şeyi tekrarlıyorlar. Hocamız bu kitabında Kuran'ın asıl laiklikle yönetime cevaz veren, olanak veren, ortam sağlayan bir kitap olduğunu laikliğin asla İslamiyete ters düşmediğini, İslam dini ile laikliğin birbirine aykırı olmadığını Kuran'dan ayetlerle, dinden yargılarla kanıtlamaktadır. Bu anlamda şu ana kadar bu laiklik İncil'dendir diyenlerin bütün görüşünü paramparça edip yıkıp geçmiştir. Ben de buraya bir katkı babında... Bir de şunu söylerler: "Laiklik işte Fransız Devrimi ile gelmiştir. Atatürk de laikliği Fransızlardan almıştır." Bu yargı da kökten yanlış. Batı misyonerliğinin bir yargısıdır. Çünkü Atatürk laikliği Fransızlardan almamıştır. Selçuklu Tuğrul'un günümüzden 950 yıl önce 23 Ocak 1058 tarihinde hilafetle saltanatı birbirinden ayırması örneği ile almıştır. 1058 yılında Selçuklu Sultanı Tuğrul Abbasi 60 bin kişilik atlısı ile Bağdat'a girmiştir. Ve halife ile aralarında yaptıkları anlaşma: Din işlerinin halife tarafından yürütülmesi fakat din işlerinin ve devlet işlerinin, saltanat işlerinin asla halifenin parmağının sokulmaması gerektiğini anlaşma bağlamışlardır ve bu anlaşma üzerine halife kendi belindeki kılıcını çıkartıp Selçuklu sultanı Tuğrul'un beline takmıştır. Ve o dakikadan sonra Selçuklu Sultanı Tuğrul kendi veziri ile halifeyi muhatap etmiş ondan sonraki görüşmelere karışmamış. Selçuklu devletinde halifenin muhatabı vezir olmuştur. Bu olay dünya üzerinde Fransız Devrimi'nden de 750 yıl önce cereyan etmiş. Hilafet ile saltanatın din işleri ile devlet işlerinin birbirinden ayrıldığı ilk olaydır. Dolayısıyla laiklik öyle Fransız icadı falan değildir. Katıksız Müslüman Türk icadıdır.
(Yaşar Nuri Öztürk'ün Allah İle Aldatma adlı kitabı hakkında konuşurken.)
  • Cengiz Özakıncı, Nutuk belgeler bölümü hilafetle saltanatın ayrılması konusunda mecliste yaptığı Nutuk'un belgeler bölümünde 18 sayfa yer tutan hilafet tarihini anlatan ve Selçukluların Hilafetle saltanatı ilk kez ayırdıklarını döne döne vurgulayan ve o tarihten sonra Tuğrul'un hilafetle saltanatı ayırdıktan sonra 300 yıla yakın süre boyunca bunun bir aksama olmadığını, rastlantısal bir şey olmadığını, Tuğrul öldükten sonra diğer Selçuklu Sultanları tarafından da uygulandığını Atatürk açık açık anlatır. Atatürk devletin yönetiminde inançların değil akıl ve bilimin yürürlükte olmasını da Kutadgu Bilig'den almıştır.
(Hulki Cevizoğlu'nun, Atatürk'ün oradan esinlendiği ilişkin bir kaynak var mı elinizde, sorusu üzerine.)
  • Atatürk kadın-erkek eşitliğini anlatırken verdiği örnek Batı değildir. Selçuklu tarihinden ve Selçuklu öncesi Türklerde kadınların erkeklerle eşit olduğunu birçok örnekle vurgulamıştır.
  • İslam'da tek eşli evlilik örneğini ilk kez Tuğrul Bey vermiştir. Tuğrul Bey halifeye kardeşi Çağrı Bey'in kızını evlendirirken başka evlilik yapmama şartı koşmuştur.
  • Dil Devrimi'nde de Batı'dan değil Karamanoğlu Mehmet Bey'den esinlenilmiştir.
  • Atatürk Devrimleri'nin kökünü Batı'ya bağlamaya çalışanlar Batıcılardır. Atatürk Devrimleri üzerinden Batı propagandası yapmak için. Hâlbuki Atatürk Devrimleri'nin bütün kökleri Türk tarihindendir.
  • Laikliği savunan, laik düşünceyi savunan kendisinin de Atatürkçü olduğu söyleyen akademisyenlerin kitapları laikliğin Hıristiyanlığa ait bir şey olduğu yazıyor. Bu ne demek? Bu nasıl bir aymazlıktır? Papağan gibi bütün hepsi söylüyor.
  • Lozan'da denilmiştir ki: Siz Türkler Müslümansınız, öyleyse İslam yasaları ile idare edilmek zorundasınız, öyleyse Türkiye sınırları içinde kalan gayrimüslimlere İslam kanunları uygulanamayacağı göre onlara kendi kilise kanunlarının uygulanmasına izin vereceksiniz. Bize Lozan'da şeriatı uygulamamızı dayatmıştır Hıristiyanlar. Tıpkı şimdi olduğu gibi. Böylece Türkiye'deki kiliselere devlet içinde devlet olma hakkı otomatik olarak doğar. Biz laik kanunları benimseyerek ancak bu tuzaktan kurtulabildik.
  • Bu oyuna gelirseniz Türkiye'yi tak diye bölersiniz.
  • Bunlar hep Berlin Duvarı yıkılıp Amerika'nın dünyada biricik efendi havasında, artık ben o kadar büyüğüm ki rakibim de yok, öyleyse ben herhangi bir kuralla kayıtlı hareket etmek mecburiyetinde değilim demesinden kaynaklanıyor. Batı dünyası zafer sarhoşluğuyla bütün bu mantıksızlıkları, erdemsizlikleri, tutursızlıkları ve hukuk dışılıkları yapabiliyor. Eğer karşılarında 2. bir kutup olsa insanın aklının alamayacağı saçma sapan ve onur kırıcı davranışların hiçbirini gösteremez.
  • Atatürk devletin yönetiminde inançların değil akıl ve bilimin yürürlükte olmasını da Kutadgu Bilig'den almıştır.