(Baransu'ya sorulan; sana bilgiler nereden geliyor, hangi üstten geliyor sorusuna verdiği cevap. Tarih: Aralık 2014)
Bu ülkede beni tutuklayacak adam daha anasının karnından doğmadı![2]
(2014'te bu cümleyi kurmuş, 2 Mart 2015'te ise göz altına alınmış daha sonra da tutuklanmıştır)
Benim ailem Kafkas cephesinde 70'in üzerinde şehit vermiş bir aile. Ben Kürt'üm ama bir MHP'linin nefret ettiğinden daha çok PKK ve DTP'den nefret ediyorum. Bizim köy Ardahan'ın bir köyü. Köyümüz çok sefer PKK baskınına uğramıştır. Birçok yakınımı yol taramalarında kaybettim. DTP bizden oy alamaz.[3]
(Tarih: Aralık 2009)
Başbakan olsam yüz tane Silivri Cezaevi yaparım.[4]
(Tarih: Şubat 2013)
Türkiye korkak bir devlettir. Türk siyasetçisi, medyası ve iş adamı korkaktır. Bu işte güç önemlidir.[4]
(Tarih: Şubat 2013)
Bir kere vicdanlı olacaksınız. Ahlaklı olacaksınız. Korkmayacaksınız. Hiçbir yere bağımlı olmayacaksınız.[5]
Ben 28 Şubat Sürecinde bile umudumu hiç kaybetmedim. Dünyada tek başınıza kalsanız dahi umudunuzu kaybetmeyeceksiniz ve mücadele edeceksiniz.[5]
Ben Allah’a inanıyorum; işimi en iyi şekilde yaptıktan sonra, öteki tarafa gittiğimde Allah bana sorduğunda, “Rabbim, ben şunu şunu yaptım” diyeceğim.[5]
Çok iyi anlaşacağımızı düşünüyorum. Ben Tayyip Bey’in samimiyetine gerçekten inanıyorum. Ama samimi olması Onun yaptığı hataları görmeme mani değil. Görür ve söylerim. Bunu kendim için değil bu ülke için söylerim. Kendisi için, partisi için söylerim.[5]
Kaç bin cami var bilmiyorum. Her imam üç kişiyi, her müezzin üç kişiyi eğitseydi bu ülkenin sorunu kalmazdı.[5]
Ben Yasin’i okumayı çok severim. Son 6 aydır da Necm Suresi’ni dinliyorum. Kâbe’nin yeni bir imamı var, Onu dinliyorum. Yakında da Kuran-ı Kerim’in mealine başlayacağım, yeni aldım. Suat Yıldırım’ın meali.[5]
Başörtülü kızların bana küfretmesi çok zoruma gitti.[5]
Eğer milletin anladığı anlamdaysa, “Fethullahçıyım”. Fethullah Gülen’in tırnağı olamayacak insanlar var bu ülkede ama kendilerini adam zannediyorlar. Fethullah Gülen’in ülkemizde ve yurt dışında neler yaptığına şahidim.[6]
(Tarih: Temmuz 2013)
O dönemlerde Hakan Fidan’a çok küfrettim. Çünkü dinlediğini bildiğim için direk Hakan Fidan’a yaptım, hele yakalattığım gün ve ertesi günkü telefon konuşmalarını Türkiye’nin duymasını istiyorum. Hakan Fidan’ı telefonlarda beş para ettim, sonra bana adamlar gönderdi, Star gazetesinden 20 yıllık bir köşe yazarı arkadaşını gönderdi, “Artık takibi bıraktık, bir yanlıştı o, ortak nokta bulalım.” Ak Parti 4. kurultayında MİT adına bir yazar geldi, Hakan Fidan ile buluşma teklifi etti bana. Ben ona dedim ki: “Hakan’a selam söyle, kıyamet günü görüşeceğim onunla.”[6]
(Tarih: Temmuz 2013)
Gazeteci Yazarlar Vakfı'nın iftarı var ve iftara sadece Mustafa Karaalioğlu’nu görmek için gidiyorum. İki laf edeceğim ve sonunda da tüküreceğim yüzüne.[6]
(Tarih: Temmuz 2013)
Hayatımda hiç kimseyi gözümde büyütmedim, Cumhurbaşkanı neyse ben oyum, Tayyip Erdoğan neyse ben oyum. Kendimi herkesle eşit seviyede gördüm çünkü bir kompleks var, muhafazakar kesimde bir aşağılık kompleksi var. Ertuğrul Özkök olma kompleksi. Ve bir ahlaksız çocuk vardı, bana bel boy dedi, Ahmet Hakan kompleksi vardır. Para beni satın alamaz.[6]
(Tarih: Temmuz 2013)
Para ile işim olmaz, ben parasız büyüdüm, kimse özel hayatımı bilmez, kendime saklarım, onların biriktirdiği öfke de var bende. Benim hesap vereceğim tek yer, Allah. Nisa süresini okurken titredim. Uludere anlatılıyor, yolsuzluk anlatılıyor, öte tarafta hesap verme anlatılıyor o ayette.[6]
(Tarih: Temmuz 2013)
Aziz Yıldırım ile bu kadar uğraşmamın temel nedeni, iki günde bir hakkımda açıklama yapması. O uğraştıkça gittim çürük raporunu buldum, o uğraştıkça başka bir belge buldum.[6]
(Tarih: Temmuz 2013)
Mustafa Karaalioğlu korksun, şu anda Mustafa Karaalioğlu’na kilitlendim. Kilitlendiğim insanların listesinde ilk sıraya transfer ettim. Bu tehdit değil, ben böyleyim, beni tanısın insanlar, bana haksızlık yaptıkları an, özür dilemedikleri müddetçe ben kilitlenirim. Mustafa Karaalioğlu benden korksun. Bazı şeyler var, yazmazsam namerdim. Bel altına inmeden halledeceğim Mustafa’yı. O MİT’in tetikçiliğini yapmanın, hakkımda iftiralar atmanın hesabını bana verecek.[6]
(Tarih: Temmuz 2013)
Diyorlar ki, sen nasıl Genel Kurmay Başkanına kafa tutarsın, kim ya Genel Kurmay Başkanı diyorum? Burada “İlker, İlker” diyordum, Ahmet Altan benimle dalga geçiyordu, ne İlker’i? diye. İlker Başbuğ, Paşam demem ben.[6]
(Tarih: Temmuz 2013)
Muhafazakar kesimi parmağında oynatmak çok kolaydır, anasına küfreder, karısına küfreder bugün yanındadır ör/jöleli. Anasına, karısına küfreder, “Emine, Emine” diye dalga geçer bugün uçaktadır, Sevilay Yükselir. O yüzden muhafazakar kesim aptaldır. Muhafazakar kesimin içinden gelen, muhafazakar olduğunu söyleyen Mehmet Baransu söylüyor bunu, aptaldırlar.[6]
(Tarih: Temmuz 2013)
Ben bu ülkenin, bu mahallenin fırlama çocuğuyum. MİT’i Başbakan’dan daha iyi biliyorum.[6]
(Tarih: Temmuz 2013)
Şimdi neymiş Hakan Fidan’ı Mossad istemiyormuş da, Mehmet Baransu, Hakan Fidan’a düşmanmış da, Mehmet Baransu Mossad’mış… Mehmet Ocaktan bu yazılarından dolayı hesap vereceksin. Güçlü müyüm, güçlüyüm, bir canım var, Rabbim istediği gün alır. Tayyip Erdoğan'mış, Gül'müş, Hakan Fidan'mış kim bunlar? Çok şükür Allah'a inanıyorum, doğru yoldayım. Bu ülkede MİT’i, köpeği, iti, askeri, jandarması herkes dinledi beni ama çok şükür ortaya bir şey koyamadılar benimle ilgili.[6]
(Tarih: Temmuz 2013)
Hakan Fidan’ın açıklaması çocukça. “İsrail beni istemiyor” Belli ki köşe yazıları Hakan’dan gidiyor, bu kafayla aşamazlar? Hakan’a şunu söyleyeyim: “Bana kadın göndereceksen güzel kadın gönder.” Belki o zaman bir şey elde edersiniz.[6]
(Tarih: Temmuz 2013)
Cemaat-iktidar savaşında kim kazanır diyorlar, cemaat kazanır. Cemaatin eli temizdir, iktidarın eli kirlidir her zaman.[6]
(Tarih: Temmuz 2013)
Nagehan köşesinden özür diledi mi? Para için yapmayacakları şey yoktur bu insanların. Hele kocasının para için yapmayacağı şey yoktur. Nagehan Akşam gazetesindeyken benimle röportaj yaptı, o zaman Hürriyet gazetesine göz kırpıyordu, Ergenekoncuydu, biliyorum sorularından belli, Hürriyete transfer olmak için atmadığı takla, yapmadığı yalakalık yoktu.[6]
(Tarih: Temmuz 2013)
Dönemin Başbakanı Ahmet Davutoğlu ile “gizli kapılar ardında” görüşmeler yaptığı ortaya çıkan, Taraf’ı Davutoğlu’nun arka bahçesi yapma anlaşması yapan Neşe Düzel ve ekibi, ben cezaevindeyken bir anda yazılarıma son vermiş, finali ise “Yedek Bavulcu” manşetiyle yapmışlardı.[7] (Baransu'nun savunmasından.)
Ellerime kelepçe vurulmuş ve adliyenin yolunu tutmak üzere “tabuta” bindirilmiştim. İlk duruşmam olacaktı. Mahkemede (Yıldıray Oğur ile) yüz yüze geldik. Gözlerime bakmaktan çekiniyordu. Ahmet Altan ve Yasemin Çongar da duruşmaya gelmişti. Askerler sarılmamıza izin vermemiş, Altan’ın tepkisiyle yıllar sonra da olsa bir birimizle sarılmıştık. Onlar dışarıda, ben ise ellerim kelepçeli içerdeydim. Aylar sonra Ahmet Altan da tutuklanacaktı.[7] (Baransu'nun savunmasından.)
Baransu, 2011 ortalarında, gazetesinde, tutuklanmış komutanlara hitaben, "28 Şubat'ta iki bine yakın insanı suçsuz yere ordudan attınız; sekiz bine yakınını zorla emekli ettiniz; evinde 'suç aletleri olarak' tespih, seccade, Kuran'ı Kerim bulduğunuz askerleri aynı gün kapıya koydunuz" diye sesleniyor, başka bir yazısında da birçoğu ile temas halinde olduğunu söylediği bu eski subayları "kaynakları" arasında sayıyordu. Şimdi soralım: Bu emekli subayları böyle bir işbirliğine sevk eden motivasyon katıksız bir Gülencilik midir?[9] — Taner Timur
Mehmet Baransu kendisine ulaştırıldığını iddia ettiği dokümanları bir valiz içinde adliyeye gelerek teslim etti. Haberde imzası bulunan Yasemin Çongar’ı New York’ta görev yaptığı dönemden bu yana takip ediyordum. Yıldıray Oğur ise zaman zaman sunduğum tartışma programlarına katılıyordu. Bilgi birikimi yüksek, makul bir adamdı. Ancak Mehmet Baransu ismini Taraf gazetesine kadar hiç duymamıştım. Haber merkezinde onu yakından tanıyan adliye muhabirine sorduğumda Fetullahçı olduğunu ve onların öğrenci evlerinde büyüdüğünü söylemişti.[10] --Erhan Çelik
Bavuldan casusluk gelmiştir. Baransu niye gelmedi? Geçmiş olsun, kolay değil Silivri'de yatmak. Ben 3 buçuk yıl yattım.[11] -- Amiral Hasan Hoşgit
Baransu yazısındaki iddialarını tekrarladı. Ben de hem cevaplandırdım, hem yanlışlarını ve yanlış kaynaklardan bilgi aldığını anlatmaya çalıştım. Kaynaklarını getirip, yüzleştirmesini dahi istedim. Yanlı, taraflı olduğu o kadar belliydi ki. Çok acayipti. Sanki birileri için özel çaba gösteriyordu. Basın değil de davacı gibiydi. Onun üzerine makamdan çıkmasını istedim, teybini de fırlattım, o kadar.[12] (Yıl: 2010) --Hanefi Avcı