Tartışma:Nejdet Sançar
Burası Nejdet Sançar adlı tartışma sayfası üzerindeki değişikliklerin konuşulduğu tartışma sayfasıdır. Maddenin konusunun genel olarak tartışıldığı bir forum değildir. |
|||
|
Kaynaksız
değiştir- Sade millet halinde değil, fert olarak insan gibi yaşamak isteyen her Türk, “her şey Türklük için!” prensibini benimsemeye mecburdur. Bu prensibi benimsemeyenler, yalnız vatanlarını ve milletlerini değil, kendi varlıklarını da felaketin kucağına atmayı, bilerek veya bilmeyerek, göze alan zavallı yaratıklardır.
- Sizden adalet bekliyorum da demeyeceğim çünkü bu mahkeme adil değilse, o zaman büsbütün manasızdır. En büyük mahkeme olan tarihin huzurunda alnı açık bir Türk oğlu olarak, hiç endişem yok.(1944 Türkçülük Davasındaki savunmasından.)
- Atatürkçülük, Gazi Mustafa Kemal’in heybetli varlığını siper yaparak, o siperin arkasından kendi adi çıkarlarını, siyasi ihtiraslarını veya Türklük aleyhindeki melun fikirlerini kolayca, rahatça ve hatta şirretçe söylemenin, yazmanın adından başka bir şey değildir. Öyle olmasaydı, hürriyetçisinden diktacısına, sosyalistinden kapitalistine, solcusundan komünistine, renksizinden Türklük düşmanına kadar o yıllardan beri o kadar kişi Atatürkçülük taslayıp durabilirler miydi?
- “Savaş felakettir”, “savaş medeniyeti yıkıcıdır”, “savaş vahşettir” gibi fikirleri tekrarlamanın millet için bir faydası düşünülebilir mi? Hele ikinci dünya savaşında savaşmasını bilmeyen milletlerin iskambil kağıtları gibi devrildiklerini gördükten sonra, bu fikirleri millete telkin etmekten ne kazanç beklenebilir?
- Türk'ü sevdim, seveceğim. Ama bunun sonunda ızdıraplar varmış, felaketler varmış, hatta karşılaşılacak türlü kahpelikler doluymuş. Hepsi kabul! Türk ırkı sağ olsun!
- Şu büyük gerçeği daima hatırlamalısınız: Türkçülük, Türklüğe karşı ve düşman yıkıcı ve zararlı fikir ve inançların hiçbirisinde bulunmayan bir güce sahiptir. Bu güç Türkçülüğün bir ülkü oluşudur. Halbuki mücadele etmekte ve yenmek zorunda bulunduğumuz karşı kuvvetlerin hiçbirisi ülkü değildir.
- Büyük adam hususi hayatında da yüksek ve temiz olan adamdır. Bir takım meziyetleri bulunan bir rezil hiçbir zaman büyük değildir.
- Türkler için soy, önemli bir unsurdur. Çünkü Türk milleti, bugünkü bazı milletler gibi, çeşitli ırkların karışması ile meydana gelmiş değildir. Türk milleti, tek bir soyun eseridir. O soy da Türk soyudur.
- Yıllarca inandığımız, bugün inanmakta olduğumuz, yarında inanmakta devam edeceğimiz bu büyük ülkünün, en güzel parolası “Bütün Türkler bir ordu” sözüdür.
En anlayışsız kafalarda, en duygusuz gönüllerde, en sağır kulaklarda aksini buluncaya kadar, bu milli parolayı, Tanrı’nın günü ve en gür sesimizle tekrarlamalıyız:
Bütün Türkler bir ordu… - “Öz Türkçecilik!” denilen hareketin hedefi: Türkçe’yi Türkçe olmaktan çıkarmaktır. Bununla elde edilmek istenen netice ise; bir yandan milletimizi büyük milli kültüründen koparmak, diğer taraftan ise Türkleri birbirleriyle anlaşamaz hale düşürmektir. Radyo gibi büyük bir telkin vasıtasından da faydalanarak yayılma imkanını günden güne artıran bu yıkıcı hareket, büyük çapta olmasa da, genç Türkçüler arasında da tesirini göstermektedir. Yazılarınızda yer alan bazı uydurma kelimeler bunu gösteriyor.
- Ve sonra şunu da unutmamalıdır ki, savaş hayatın zaruri bir hali hükmündedir. Ondan tiksinmekle cemiyetçe bir şey kazanılmayacağı gibi, uzak durmakta mümkün değildir. Bundan dolayıdır ki,milletin yüksek menfaatleri gerekli kıldığı zaman erlik yerleri olan kavga alanlarına korkusuzca gidebilmek için savaştan tiksinmemek hatta onu sevmek lazımdır. Savaşın fertler için ölümü olsa bile böyle anlarda cemiyetlere saadet getireceğini düşünerek...
- Dil çok ehemmiyetli bir konudur. Onu kaybetmek millet için ölümdür. Türk’ü savaş alanlarında alt edemeyenlerin torunları, bugün, dilimizi bozmak suretiyle zafer kazanmak hevesinde ve yolundadırlar. İşte “Öz Türkçecilik!”, bu tuzağın adıdır. Türk’ü, dilini kaybettirmek suretiyle manevi ölüme yoludur.
- Sembol ile milletin birbirine en uygun düşeni, şüphesiz kurt ile Türk'tür. Çünkü kurt, hayvanlar dünyasının pençesi en sert olanı; Türk ise, insanlık âleminin yiğitlikte en önde bulunanıdır.
- Türkler için önemli bir unsur da dindir. Bugün Türklerin hepsi denecek kadar büyük çoğunluğu İslam dinindedir. Başka dinlerde olan Türklerin sayısı bu büyük çoğunluğa göre pek küçük bir sayıdır. Türkler, İslamiyet’i benimsemede, yaymada ve Hıristiyan dünyasına karşı korumadaki davranışlar ile adeta, milli bir din haline getirmişlerdir. Bu sebepten de din, Türkler için önemli unsurlar arasına girmiştir.
- İnsanlık tarihinin en üstün soyu ve milleti olan Türk’ler, yüzyıllarca cihan hakimiyetini ellerinde bulundurduktan sonra, yakın çağlarda gerilemiş, dağılmış ve güçsüz bir hale düşmüş bulunuyorlar. O hakimiyet yüzyıllarında savaştığımız ve çarpışmaların çoğunda yendiğimiz milletler, bu devamlı yenilgilerinin tesiriyle Türk’lere karşı düşmanlık duygusuyla dolup taşmışlardır. Türk atlarının dolaştığı ve Türk Bayrağının dalgalandığı üç büyük kıtadaki milletlerin çoğunun Türk’e karşı olmasının sebebi budur.
- Türk genci tepeden tırnağa kadar, Türklük ruhu ve şuuru ile dolmaya mecburdur. Ancak bu ruh ve şuurdur ki, Türk gencine, bugünün çetin dünyasında yapmak zorunda olduğu büyük mücadele, yenilmez bir güç sağlayabilir.
- Gerçek mevkii bir üniversite kürsüsü olması gereken Atsız, yüksek(!) siyasilerin yüksek(!) siyasetlerine alet olan yüksek(!) mevkililerin yüksek(!) himmetleriyle, yıllardır bir kütüphane memurudur!" (Kardeşi H. Nihal Atsız için söylemiştir.)
- Aksak Temür (Timur), bugüne kadar olan tarihimizde, Türkistan'ın son büyük çocuğudur. Çünkü ilk anayurdumuzu bir birlik etrafında toplayan son kahraman o olmuştur. Aksak Temür Han'dan sonra Türkistan bir daha bütün olmamış, aksine olarak ufalmış, dağılmış, parçalanmış, yeni Çingiz'leri ve Temür'leri bekler hale düşmüştür.
- Türk’ü kıpkızıl bir ateş çemberi ile saran; Türk’ü bitirmek için sinsice, kahpece didinen iç ve dış bunca düşman, bunca düşmanlık karşısında bu, sizler için kaçınılmaz bir vazifedir. Başarıya ulaşmak hususunda dünden bugüne değişmiş hiçbir şey yoktur. Çünkü bugünkü kan, o eski kandır.
- …Herkes İsmet Paşa’yı görmek istiyor. Fakat onu bir gören bir daha görmek istemiyor. O; ufak tefek, kara kuru, hiçbir çekiciliği olmayan bir adam. Bir insan, ne kadar küçük, silik, ilgi uyandırmayan bir kimse olabilirse, o da öyleydi. O, bir Türk generalinden daha çok bir Ermeni dantelâcısına benziyordu. İnsanda fare gibi bir intibâ uyandırıyordu.( İsmet İnönü ile Hesaplaşma (s. 344))
- ...Mustafa Kemal’in bir yüzü vardı ki hiç kimse unutamazdı. İsmet Paşa’nın bir yüzü vardı ki kimse bir daha hatırlayamazdı. (İsmet İnönü ile Hesaplaşma, s. 344)
- Genç Türkçü!
Şu kahpelikler ve kahpeler dünyasında; soyuna yurduna ve devletine hizmet aşkıyla dolu kalbinle giriştiğin mücadelede en büyük gücün Tanrı’nın sana müstesna bir bağışı olan damarlarındaki kandır. - Kafalarını Türklük fikir ve şuuru ile dolduracak olan genç Türkçülerin, bu konuda bilmeleri gereken en mühim husus, Türkçülüğün bütün fikir, inanç ve düşüncelerin dışında ve üstünde bulunduğudur. Yani Türkçülük, siyasi olan veya olmayan herhangi bir fikir, inanç veya düşünce ile ne karıştırılabilir, ne de o yolda bir vasıta; bir basamak gibi kullanılabilir. Türkçülüğü, başka bir gaye için bir basamak olarak kullanmak, Türk soyunun ülküsüne karşı bir ihanettir.
- O yılların vatansever ve namuslu Türklerinin çok iyi bildikleri gibi 1944 haçlı seferini tertip edenler, bu ırkın ve bu yurdun can düşmanları sinsilerdi. Açtıkları ihanet bayrağının altında ise, o devrin kanı, ruhu ve kafası bozuk bütün okumuş takımı toplanmışlar ve Türk Milliyetçiliğini hançerleme ihanetinde birbirleriyle yarış etmişlerdi. Ama, Türk Milliyetçiliği, bir avuç namerdin kahpeliği ile kökü kazınabilecek bir fikir değildi. Aylarca sürüp giden ve Türklüğe kin kusan o kampanya sırasında namert ellerin hançerleriyle çok yara almış, fakat yine de ayakta kalmıştı.
- Mücadelemiz, Milliyetçilik yumruğunun, içteki ve dıştaki Türkçülük düşmanı kuvvetlerin kafalarında bir atom bombası gibi patladığı güne kadar devam edecektir.
- Türk’ün Türklük için yaşayan çocukları var oldukça, Türk Bayrağı Türk göklerinde nasıl dalgalanacaksa; ulu atamız Oğuz Kağan’a yol gösteren ve Türk’ü Ergenekon’dan çıkarıp büyük yurduna kavuşturan bozkurt da öyle yaşayacaktır. Çünkü bozkurt, Türk demektir. Türklük var oldukça, O’nu meydana getiren maddi ve manevi bütün unsurlar da var olacaktır.
- Ulu Tanrı, Türkleri, bir bütün, bir millet olarak yaratmıştır. Bu bütün, yıllar var, parçalanmış bir haldedir. Türk, eğer Türk ise, bu Tanrı iradesini yeniden bir gerçek haline getirecektir.
- Bozkurt, Türk soyunun hayatında ve milli varlığında, karanlık gecelerin yolcularına yol gösteren Çoban Yıldızı gibi büyük bir kılavuzdur. TÜRK’e kastı olanlar O’na düşmanlık edebilirler Sadece mideleri için yaşayanlar veya ihtiraslarına esir bulunanlar, bozkurtu horlayabilirler. Fakat, hayatın manasını, millet ve atan için mücadele diye kabul eden, bu yüksek ruha erişmiş ve bu ruhla Türklük yolunda mücadeleyi varlıklarının tek manası bilenler için, bozkurt, bayrak gibi, sancak gibi büyük bir manadır. Bayrağı bir bez parçası sayan adi yaratıkla bozkurta it diyebilen fikri sapık arasında ne fark vardır? Turgut46 ✉ 14:30, 4 Ocak 2017 (UTC)