Ayasofya

Bizans döneminde katedral olarak yapılan ve günümüzde cami olarak kullanılan tarihî yapı

Ayasofya (anlamı: 'Kutsal Bilgelik'; Koini Grekçesi: Ἁγία Σοφία Agia Sofia), Bizans İmparatoru I. Jüstinyen tarafından MS 532-537 yılları arasında İstanbul'un eski şehir merkezine katedral olarak inşa ettirilen ve günümüzde cami olarak hizmet veren tarihi mabet. 1500 yıllık tarihi olan Ayasofya, sanat tarihi ve mimarlık dünyasının başyapıtları arasında yer alır. Osmanlı döneminde camiye çevrilmiş, barındırdığı sanatsal ve kültürel miras sebebiyle 1935'te müze olarak hizmete açılmış, 1936'da tapuya resmen "Ayasofyayı Kebir Camii Şerifi" adıyla kaydedilmiş, 1991'de bir bölümü ibadete açılmış ve 2020'deki Danıştay kararıyla tekrar bütünüyle cami olarak "Ayasofya-i Kebîr Câmi-i Şerîfi" adıyla kullanıma sunulmuştur.

Ayasofya
Vikipedi maddesi
Vikiveri öğesi
Ayasofya

Hakkında söylenenler

değiştir
  • Danıştay 10. Dairesi, Ayasofya'yı müzeye çeviren Bakanlar Kurulu Kararı'nı iptal ederek hukuka ve hakka sahip çıktı. Danıştayın kararıyla adalet tecelli etti, hak yerini buldu.[1]
  • Ayasofya’yı ibadete açacak olan partinin memlekette fevkalade itibarı yükselir. Hayrettir, bu bile kimseyi kıpırdatmamıştır. Akla aykırı bir şey. Kedinin kedilik yapmaması gibi bir şey. Ters bir şey, insan düşünürken idrak etmekte bocalıyor. Ayasofya’nın yeniden câmi olarak açılması için her ne söylenen olursa milletin arzusuna tercüman olur. Kültür Bakanı seçime bir iki ay kala, gider ayak ‘Ayasofya kısmen ibadete açılabilir’ demiştir. Umarım ruhu müsbet değişikler geçirmektedir. Umarım kendisi vicdanında bir ses duymuştur. Topyekün milletin arzusuna karşılık içinde cevap bulmuşa benziyor.[2]
  • Vakıf malı olan Ayasofya’nın, vakfiyesine muvafık şekilde cami olarak kullanılması milletimizin uzun yıllardır hasreti ve beklentisidir. Aynı zamanda eşsiz bir mimarlık ve sanat abidesi olan Ayasofya'nın ibadete açılması inanç haklarımızın mecburi bir gereğidir. Aksi bir iddia ve ileri sürülecek ifade hükümsüz ve temelsizdir. Ayasofya'nın, vakfeden kutlu ecdadımızın emaneti doğrultusunda kesintisiz cami olarak kullanılması bağlılık ve vefayla yerine getirilmesi şart olan tarihi bir sorumluluktur.[3]
  • Ayasofya doğrudan doğruya Atatürk'ün emri üzerine müzeye çevrilmiştir. Atatürk, Batı medeniyet toplumları arasına katılan Türkiye Türklüğünün eski din ayrışıklığı geleneklerini geride bıraktığını göstermek ve asırlarca kapalı duran eşsiz sanat eserlerini devamlı olarak ziyaretçilere açık bulundurmak için Türk şerefini ve itibarını artırıcı bu büyük kararı vermiştir.[4]
  • Kapkara taassup ve gericilik Atatürk’ten öç almak için Ayasofya işini ortaya atmıştır. Kara kuvvetle gericiliğin programı burada bitmez: Arkadan Arap yazısına meşruluk tanımak, sonra Diyanet İşleri Reisliğini bakanlar arasına katmak, daha da sonra anayasaya eski "Devletin dini din-i İslam'dır." maddesini koydurmak için şimdiden çaba birliği başlamıştır.[4]
  • Ekselansları, bildiğiniz üzere Ayasofya yüce Atatürk’ün emriyle müzedir. Amacı gereği, bu müzede dini vecibelerin yerine getirilmesi için uygun bir ortam değildir, bir kez daha hatırlatmak isterim. Buyurun gezelim.
(1967 yılında Papa VI. Paulus Türkiye gezisi sırasında Ayasofya Müzesi’ni gezerken İsa ve Meryem mozaiğini görünce eğilip yeri öper ve istavroz çıkarıp duaya başlayacakken dönemin dışişleri bakanı İhsan Sabri Çağlayangil tarafından kolundan tutularak kaldırılırken Çağlayangil’in Papa’ya kurduğu cümle.)
  • ... Ayasofya Müzesinin şimdiki durumunu görmek istedim. Çok uzun zamandan beri burayı görmemiştim. Bizim aşırı dinciler ikide birde buranın yine cami olarak kullanılmasını ister dururlar. 12 Eylül döneminde de bu teklif bize birkaç defa geldi. Her defasında reddettim.[5]
  • Ayasofya açılmalıdır. Türk’ün bahtıyla beraber açılmalıdır. Ayasofya’yı kapalı tutmak, Yunanlıya ‘ben yapamıyorum; sen gel de kendi hesabına aç!’ demekten farksızdır. Gençler! Bugün mü, yarın mı, bilemem! Fakat Ayasofya açılacak!.. Türk’ün bu vatanda kalıp kalmayacağından şüphesi olanlar, Ayasofya’nın da açılıp açılmayacağından şüphe edebilirler. Ayasofya açılacak... Hem de öylesine açılacak ki, kaybedilen bütün mânalar, zincire vurulmuş masumlar gibi onun içinden fırlayacak!.. Öylesine açılacak ki, bu millete iyilik ve kötülük etmişlerin dosyaları da onun mahzenlerinde ele geçecek... Ayasofya açılacak!... Bütün değer ölçülerini, tarih hükümlerini, dünyalar arası mahsup sırlarını, her iş ve herşey hakkındaki gerçek miyarları çerçeveleyici bir kitap gibi açılacak... Allah tarafından mühürlenmiş kalplerin mühürlediği Ayasofya, onların aynı şekilde mühürlemeğe yeltenip de hiçbir şey yapamadığı, günden güne kabaran akınını durduramadığı ve çığlaştığı günü dehşetle kolladığı mukaddesatçı Türk gençliğinin kalbi gibi açılacak... Ayasofya’yı, artık önüne geçilmez bu sel açacak... Bekleyin gençler!.. Biraz daha rahmet yağsın... Sel yakındır.[2]
  • Ayasofya Câmii İslam’ın köhnemiş Hıristiyanlığa galebesinin timsalidir. Yani o bir zaferin, onun timsalidir. Hakk’ın batıla galebesinin timsalidir. Ayasofya, Fatih Sultan Mehmet’in malıdır. Ayasofya bir semboldür. Ayasofya Camii’nin bir an evvel ibadete açılması, hem Vakıflar Kanunu’na göre hem de insanlık görevidir.[2]
  • Bir siz mi duyarsınız Ayasofya Camii’nin inlemelerini, karanlık dehlizlerde tek başına gece gündüz yaktığı ağıtlarını? Arada sırada boğuk boğuk sesi de gelir Ayasofya Camii’nin; yığılır kalır bilincinizin üzerinde, sorumluluğunuzun üzerinde...[2]
  • Ayasofya! Ey muhteşem mabet! Merak etme. Fatih’in torunları yakında bütün putları devirip seni camiye çevirecekler. Gözyaşlarıyla abdest alarak secdelere kapanacaklar! Tehlil ve tekbir sedaları boş kubbelerini yeniden dolduracak! İkinci bir fetih olacak! Ozanlar bunun destanını, ezanlar bunun ilanını yapacaklar! Sessiz ve öksüz minarelerinden yükselen tekbir sesleri fezaları inletecek! Şerefelerin yine Allah’ın ve onun sevgili Peygamberi Hz. Muhammed’in şerefine ışıl ışıl yanacak! Bütün dünya Fatih dirildi sanacak! Bu olacak Ayasofya, bu olacak! İkinci bir fetih, yeni bir basübadelmevt... Bu muhakkak... Bu günler yakın, belki yarın, belki yarından da yakındır.[2]
  • Bu işin bir siyasi boyutu var, yanı var. Yan tarafta Sultanahmet’i doldurmayacaksın, ‘Ayasofya’yı dolduralım’ diyeceksin. Büyük Çamlıca Camii’ni yaptık, 4-5 tane Ayasofya eder. Bu oyunlara gelmeyelim. Bunların hepsi tezgah.[6]
    (Kamuoyunda bazı kesimlerin Ayasofya’ya cami statüsü verilmesi talebine Recep Tayyip Erdoğan’ın 2019 yılında verdiği cevap.)
  • Bunları da aşmak bizim için sorun değil ama getirisi götürüsü nedir? Bunun bir götürüsü var. Onun faturası çok daha ağır. Dünyanın çeşitli yerlerinde bizim binlerce camimiz var. Bunu söyleyenler acaba o camilerin başına ne gelir düşünüyor mu? Bunları düşünmeden söylüyorlar. Bunlar dünyayı tanımıyorlar. Muhataplarını bilmiyorlar. Ben bir siyasi lider olarak bu oyuna (Ayasofya’yı cami olarak açmak) gelecek kadar istikametimi kaybetmedim.[7]
    (2019 yılında, Ayasofya’nın bütünüyle cami olarak ibadete açılmasına ilişkin soruya Recep Tayyip Erdoğan’ın verdiği cevap.)
  • Ayasofya'yı ecdadın emanetine uygun olarak üç neslin hayalinde yaşattığı şekliyle bir cuma günü aslına rücu ettirdik. Hizmetine ömrümüzü adadığımız Şehr-i İstanbul'un artık bize tebessümle baktığını tüm kalbimizle hissediyoruz. Bize bugünleri gösterdiği için Rabb'imize hamdüsenalar ediyoruz. Resul-i Ekrem Aleyhissalatü Vesselam Efendimizin müjdesine layık olabilmek umuduyla bu kutlu beldenin fethi için mücadele eden Eyüp Sultan Hazretleri başta olmak üzere tüm ilim ve hikmet erlerini rahmetle yad ediyoruz. İstanbul'un Fatih'in ve Ayasofya'yı vakfederek medeniyetimize kazandıran Fatih Sultan Mehmet Han'ı minnet ve şükranla yad ediyoruz.[8]
  • Fatih, İstanbul’u aldıktan sonra Ayasofya’yı cami yaptı. Bu sadece Fatih’in şahsi görüşünün sonucu değildi. Bu tüm toplumun, fetih ordusunun idealiydi. Kızılelma, Ayasofya üzerinde parlıyordu. Ayasofya cami olunca, Kızılelma uçup gitti ve Roma’daki Sen Piyer kilisesinin kubbesine kondu inancının sonucuydu bu.[9]
  • Ayasofya’nın cami olmaktan çıkarılması bir sebep değil bir sonuçtur. Tekrar cami olarak açılması da bir sebep değil bir sonuç olacaktır. İslam’ın Batı karşısında yenilgisinin, üstünlüğünü kaybetmesinin sonucu ve sembolik işareti olarak Ayasofya cami olmaktan çıkmıştır. Ancak, Batı karşısında İslam âlemi olarak tam bağımsız olduğumuz gün ya da en azından, bu bağımsızlığın şuuruna vardığımız gün, kendimizi Batı’dan bağımsız hissettiğimiz gün, Ayasofya yeniden cami olacaktır. Yoksa çapı meçhul, müphem güçlerin tesadüfî bir hareketiyle Ayasofya açılamaz. Açılsa da çabuk kapanır. Ayasofya’yı ancak, Ortadoğu’nun gerçek kurtarıcısı aydınlar kadrosunun, tüm İslam toplumunu değiştirmesinden sonra açması düşünülebilir. Daha doğrusu, o gün Ayasofya kendiliğinden açılıp cami olur.[2]
  • Ayasofya'nın bir dirilişe vesile olacağına inanıyorum çünkü Batı'daki kuvvetli muhalefete karşı biz bunu yapabildik. 'Yapamazsınız' diyorlardı. Biz demek ki onların zannettiklerinden daha kuvvetliyiz. Bütün İslam dünyasında bunun şuurunun uyandırılması ve kuvvetlendirilmesi lazım. Mamafih bu şuur var. Şimdi sessiz sedasız Ayasofya, cami oldu ama bütün İslam dünyasından çok büyük memnuniyet sesleri, dualar yükseldi hatta Müslüman olmayan Doğulu ülkelerden de tebrik geldi çünkü bu durum Batı'nın emperyalist düşüncelerine karşı bir hareket olarak görülüyor, onlara güç, cesaret veriyor.[10]

Kaynakça

değiştir

Konuyla ilgili diğer Wikimedia sayfaları:

Commons'da Ayasofya ile ilgili çoklu ortam dosyaları bulunmaktadır.

Vikipedi'de Ayasofya ile ilgili ansiklopedik bilgi bulunmaktadır.