Evrim
popülasyon içi gen ve özellik dağılımlarının nesiller içerisindeki değişimi
Evrim bir değişim ya da biçim değiştirme süreci anlamına gelir ve genel olarak canlı popülasyonlarında jenerasyonlar boyunca süren değişmeleri, biyolojik, genetik ya da organik evrimleşmeyi, bu değişmelerin meydana geldiği süreci ve bunlara bağlı teorileri tanımlamakta kullanılır.
Sözler, yazar ya da kaynakları bakımından alfabetik sıraya göre düzenlenmiştir:
A • B • C • Ç • D • E • F • G • H • I • İ •J • K • L • M • N • O • Ö • P • R • S • Ş • T • U • Ü • V • Y • Z
A
değiştir- Dünya bir biçimde ya da başka herhangi bir biçimde ortaya çıkmış bulunuyor. Nasıl oluştuğu çok büyük bir soru ve Darwin’in teorisi, yaşamın ortaya çıkışını açıklamaya çalışan diğer tüm teoriler gibi sadece varsayım. Bilgimizin şu anki durumu içinde nitekim mümkün olan en iyi varsayımı yapmadığına inanıyorum. — Louis Agassiz
- Evrim ve Süreklilik Tipi (Atlantic Monthly, Ocak 1874)
- Bilim tarafından halen yeterince doyurucu bir biçimde açıklanamayan evren görüşleri bulunmakta ancak bilgisizlik bir gün üstünden gelinebilecek bilgisizliğe dayanmakta. Bilgisizliğe teslim olmak ve buna Tanrı adını vermek daima vaktinden erken bir doğum olacak ve bugün için de öyle kalacak. — Isaac Asimov
- New York Times Magazine (14 Haziran 1981) Bilim ve Yaratımcılık (1984) düzenleyici Ashley Montagu, sayfa 184
- Yaşamın tümü nükleik asittir; kalanı yorumdur. — Isaac Asimov
- The Relativity of Wrong (1988) - Beginning with Bone (Mayıs 1987)
- Filhakika umumiyetle iddia olunuyor ki, insanın ve büyük maymunların müşterek bir cetleri vardır. Bu cet dahi, daha basit şekilleri haiz bir nesilden, ilk memeli hayvan cinslerinin birinden ayrılıyor. Bu memeli hayvan bir nevi yerde sürünen hayvandan ve nihayet bunların hepsi de ilk hayat şekli olan iptidai hücreye dayanıyor. İnsanın bu şeceresi, insanın teşrihi ile sair kemikli hayvanların teşrihi arasındaki mukayeselere müstenittir. — Mustafa Kemal Atatürk
- Gördük ki, hayat zincirinin son halkası insandır. Bu zincire nazaran insanın sair memeli hayvanlar gibi, daha basit bir sınıfa ait cetlerden geldiği kanaatine varılır. — Mustafa Kemal Atatürk
- Hayat herhangi bir doğa dışı etkenin müdahalesi olmaksızın dünya üzerinde doğal ve zorunlu bir kimyasal ve fiziksel olaylar dizisi sonucudur. Hayat sıcak, güneşli ve sığ bir bataklıkta başladı. Oradan sahillere ve denizlere yayıldı. Denizlerden tekrar karalara geçti. İlk hayvan denizlerde balık ve karalarda muhtelif kemikli yaratıklar oldu. Bunlar devirlerde şekilden şekle tekamül ettiler. İnsanlar sularda kaynaşıp çırpınan bir mevcuttan bugünkü şekline geldi. İnsanın bugünkü yüksek zeka, idrak ve kudreti milyonlarca ve milyonlarca nesilden geçerek hazırlandı. Artık insan bugün tabiatın nihayetsiz büyüklüğüne ve tabiat içinde kendi nevinin mukadderatına gittikçe büyüyen bir irade ve şuur ile bakıyor. — Mustafa Kemal Atatürk
- İnsanlar sürfeler gibi sulardan çıktıkları için önce, ilk önce ceddimiz balıktır.
İşler daha ilerledikçe o insanlar, primat zümresinden türediler; biz maymunuz, düşüncelerimiz insandır.
İnsanlar büyük tabiat olayları önünde muhâceret, akın yolları ile bu arz dediğimiz yıldızın her kıt'asına dağılmışlardır. Bu kıt'alardan bazısına eski, bazısına yeni denmiş. Bu deyiş, hem bilgiden, hem bilgisizliktendir. Amerika'yı Kristof Kolomb keşfetti diye yeni Dünya sayılmıştır. Fakat jeoloji olayları Asya'dan Alaska yolu meydana geldi ve daha başka yollarla, karanlık zamanlarda ismi bilinmeyen geçişler oldu. Maya Medeniyeti'ni ve İnkaları öğrendikçe, stepler ve Alaska geçitleri düşünüldükçe, İnuit yüzleri ve tipleri ile kızılderili Hint insanları yüzleri ve tipleri incelenip araştırıldıkça bu Eski ve Yeni Dünya kavramları bittabî yavaş yavaş değişir. Kristof Kolomb'un keşfi hiç şüphesiz ki çok büyük ve mühim bir hâdisedir. Fakat daha dünkü iş sayılır. — Mustafa Kemal Atatürk - Şunu söyleyelim ki, insanların bütün bilgileri ve inanışları, insan zekası eseridir. Zeka tabii olan dimağdan çıkar. Bundan, tabiatı anlamakta zekanın en büyük cevher ve müessir olduğu anlaşıldığı gibi tabiatın fevkinde ve haricindeki bütün mefhumların insan dimağı için kendi tarafından uydurma şeylerden başka bir şey olmayacağı meydana çıkar. Natür (Doğa) insanları türetti; onları kendine taptırdı da. Ancak, insanların Dünya'da yaşayabilmeleri için, onların doğaya egemenliğini de şart kıldı. Doğaya egemen olmasını bilemeyen yaratıklar, varlıklarını koruyamamışlardır. Doğa onları, kendi unsurları içinde ezmekten, boğmaktan, yok etmekten ve ettirmekten çekinmemiştir. — Mustafa Kemal Atatürk
- Tabiatın, her şeyden büyük ve her şey olduğu anlaşıldıkça, tabiatın çocuğu olan insan, kendinin de büyüklüğünü ve haysiyetini anlamaya başladı. — Mustafa Kemal Atatürk
- Târihî hâdiselerin cereyanı sırasında bâzen fizyolojik ârızalar mühim rol oynarlar. Tabiat ya mânî olur veyahut yardım eder. — Mustafa Kemal Atatürk
- Her şeyin değişerek oluştuğunu gözlemle. Ve Evrenin doğasının şeylerin varlığını değiştirmekten ve onlardan onlar gibi yeni şeyler oluşturmaktan daha fazla hiçbir şeyi sevmediğini bizzat sen kendin göz önünde bulundurmayı alışkanlık haline getir. — Marcus Aurelius
- Kendime Düşünceler (Meditasyonlar), Bölüm IV. 36; Hoyt's New Cyclopedia Of Practical Quotations (1922), s. 241-42.
B
değiştir- Moleküler evrim, bilimsel otoriteye dayanmaz... — Michael Behe
- Darwin’in Kara Kutusu: Evrime Biyokimyasal Meydan Okuma (1996)
- Evrim bana göre artık rastlantısal bir sürece benzemiyor. — Michael Behe
- Cleveland Plain Dealer, Bir Çatışmanın Evrimi, 20 Ağustos 2005
- Evrimsel görüş, insanın bilgi ile açıkça kavrayabileceğinden çok daha fazla karmaşık bir yapı içeren evrendeki sistemler konusunda agnostiktir. — Kenneth Boulding
- Ekodinamikler: Toplumsal Evrimin Yeni Bir Teorisi (1978)
- Bir tavuk sadece başka bir yumurtayı yapan bir yumurtanın aracıdır. — Samuel Butler
- Yaşam ve Alışkanlık (1878) s. 134
C
değiştir- Eğer basitten karmaşığa doğru bir evrimin gerçekleştiği doğruysa, Kambriyen Dönemdeki tam gelişmiş canlıların atalarının bulunması gerekir; fakat bulunamadı ve bilim insanları, bunların bulunabilmesi konusunda neredeyse hiçbir ümit olmadığını kabul ediyorlar. Sadece gerçeklere ve toprakta gerçekten bulunan şeylere bakarak, ana yaşam biçimlerinin oluşumunu en iyi açıklayan kuramın, aniden gerçekleşen bir yaratılış olduğunu görürüz. — Harold Coffin, Zoolog
- Liberty Eylül/Ekim (1975) s. 12
- Kalıtım bilimi konusundaki çalışmalarım su götürmez bir şekilde gösterdi ki Darwin canlıların uzun bir zaman alarak doğal seçilimle nasıl meydana geldiğine, ortak bir atadan nasıl türediğine ilişkin söylediklerinde haklıydı. Darwin'in moleküler biyoloji bilmediği düşünülünce onun ne kadar ileri görüşlü olduğu ortaya çıkıyor. Şimdi DNA'nın dijital koduna ulaştık ki bu evrimin en sağlam kanıtı. — Francis Collins
D
değiştir- Bu ilkeyi her bir ince ayrıntısı ile tanımladım, eğer doğru bulunursa, Doğal Seçilim terimi ile yer tutacaktır. — Charles Darwin
- Türlerin Kökeni (1859), Bölüm III
- Bay Herbert Spencer tarafından kullanılan "En Uygun Biçimde Olanın Hayatta Kalması" ifadesi daha açıklayıcı ve bazen de eş değer anlamı ifade ediyor. — Charles Darwin
- Türlerin Kökeni (1859), Bölüm III
- Hiçbir ciddi biyolog, evrimin gerçek olduğundan, tüm canlıların birbirlerinin kuzeni olduğundan kuşku duymaz. — Richard Dawkins
- Doğal seçilim, Darwin’in keşfettiği kör, bilinçsiz, kendiliğinden işleyen bir süreç… Bir amacı yoktur… Gelecek için bir plan yapmaz. Bir görüşü, öngörüsü, hiçbir bakışı yoktur. Böyle bir saatçinin doğada bir rol oynadığı söylenebilirse o da kör saatçi olduğudur. — Richard Dawkins
- Kör Saatçi, 1986
- Mutasyon rastgeledir; doğal seçilim rastgelenin çok zıddıdır. — Richard Dawkins
- Orijinali: Mutation is random; natural selection is the very opposite of random.
- Kör Saatçi, 1986
- Herhangi biri herhangi bir anda Kambriyen kayaçlarında bir memeli fosili bulursa evrim teorisi anında yerle bir olurdu. Diğer bir deyişle evrim yanlışlanabilir bir teoridir. Dolayısıyla bilimsel bir teoridir. — Richard Dawkins
- Bugün Dünya'nın Güneş etrafında dönüyor olması ne kadar şüpheye açıksa, evrim kuramı da ancak o denli kuşkuludur. — Richard Dawkins
- Bir gezegendeki zeki varlıklar, gün gelir, kendi varlıklarının nedenini soracak yaşa gelirler. Eğer günün birinde uzaydan dünyaya üstün yaratıklar gelirse, uygarlığımızın düzeyini değerlendirmek için soracakları soru şu olacaktır: “Evrimi keşfettiler mi?” — Richard Dawkins
- Gen Bencildir: İnsanlar Neden Var?
- İyi bir kuram aksi ispatlanmaya müsait olduğu halde kimse tarafından çürütülememiş olan kuramdır. Evrim, eğer tek bir fosil yanlış zaman diliminde ortaya çıksaydı rahatlıkla çürütülebilirdi. Evrim bu sınavı havada karada geçmiştir. — Richard Dawkins
- Evrimin uzun dönemli bir amacı yoktur. İnsanın kendini beğenmişliği, bizim türümüzün evrimin nihai amacı olduğu yolunda gülünç bir kavramı alkışlarla karşılasa da, evrim sürecinde uzak bir hedef, seçmede ölçüt olacak nihai bir kusursuzluk yoktur. — Richard Dawkins
- Gelişen herhangi bir bilimde uyuşmazlıklar bulunur. Ancak bilimciler –ve bu noktada gerçek bilimcileri akıllı tasarımcıların sahteci olanlarından ayıran şeydir ki hangi kanıtın düşüncelerini değiştirebileceğini daima bilirler. Tüm gerçek bilimcilerin üzerinde hem fikir oldukları bir şey evrimin kendisinin bir gerçek durum olduğudur. Gerçek şu ki bizler gorillerin, kanguruların, denizyıldızlarının ve bakterilerin kuzenleriyiz. Evrim, güneşin ısısından bile çok fazla gerçek bir durum. O bir teori ve bir [tanrısal] merhamet değil, o şekilde tanımlayarak kafa karıştırıcı felsefi bönlük yapmayı bırakalım. Evrim bir gerçektir. — Richard Dawkins
- "Tasarım Hilesi" Natural History Magazine (Kasım 2005)
- Evrim, bir anlamda, "iyi bir şey" gibi görünüyorsa da, -özellikle bizler evrim ürünleri olduğumuz için- gerçekte hiçbir şey evrimleşmek istemez. — Richard Dawkins
- Gen Bencildir
- (...) bu kadar insan neden doğanın mükemmel bir düzen içinde işlediğine inanıyor? İlk olarak empati yoksunluğundan. Çünkü başkasının kusuru, eksikliği ve derdi onu ilgilendirmiyor.
Bu kadar kusuru görmezlikten geliyor. Ancak en önemlisi normalin ve anormalin ne olduğunu tam bilmiyor. Örneğin deniyor ki; ‘Bak ne güzel yiyecekler verilmiş’. Ne verilseydi aynı şeyi söyleyecektiniz. Başkasını bilmiyorsunuz ki? Ne güzel renkleri görüyoruz diyorsunuz. Başka renkleri tanımıyorsunuz ki bu yargıya varıyorsunuz. Gördüğümüz renkler ışık bandının yüzde biri bile değil. Akıllı bir tasarım olsaydı biz çok daha zengin renkleri görecektik.
Ancak bir evrimci bizim sadece 3 rengi neden görebildiğimizi biliyor. Görme pigmentlerinin oluştuğu dönemde güneş ışınlarının en yoğun mavi, yeşil, kırmızı bantlarda yeryüzüne ulaştığını bu nedenle böyle bir tasarımla yetindiğini biliyor. Eğer bu dönemde X, alfa, beta ışınlarıyla da karşılaşmış olsaydık onları da tanıyacak sistemi geliştirebilirdik. Bugün çoğu ortamda ortaya çıkan radyasyonu önceden görebilirdik ya da onlara dayanıklı bir kalıtsal molekül geliştirebilirdik.[1] — Ali Demirsoy - Biyoloji bilimdir. Evrim ise, onu eşsiz kılan gerçektir.[2] — Jared Diamond
- İnsan kuduz, çiçek, sakağı (ruam), frengi, kolera, vb. gibi belirli hastalıkları aşağı hayvanlardan kapmaya ve onlara bulaştırmaya doğuştan yeteneklidir. Bu olgu, onların kanlarının ve dokularının, ince yapıları ve bileşimleri bakımından pek benzer olduğunu, en iyi mikroskop altında, ya da en iyi kimyasal çözümleme (analysis) ile yapılan karşılaştırmalarından çok daha açıkça göstermektedir. Maymunlar, bulaşmayan aynı hastalıkların birçoğuna yakalanmaya, bizim gibi, doğuştan yeteneklidir. Cebus Azarae'yi kendi yurdunda ve uzun süre titizlikle gözlemleyen Rengger, bu maymunun, bilinen belirtilerle nezleye yakalandığını; ve sık sık nezle olmanın bu hayvanda vereme yol açtığını buldu. Bu maymunlarda inme (apoplexy), barsaklarında yangı, gözlerinde perde (cataract) de oluyordu. Yavruları, süt dişleri dökülürken, çok defa, aşırı ateşten ölmekteydi. İlâçların bu hayvanlardaki etkisi, bizdekinin aynı idi. Maymun çeşitlerinin birçoğu, çaydan, kahveden ve ispirtolu içkilerden pek hoşlanır. Tütün içmeyi de pek sevdiklerini kendi gözlerimle gördüm. — Charles Darwin
- İnsanın Türeyişi
G
değiştir- 1744'te Alman biyolog Albrecht von Haller evrim terimini, embriyonların, yumurta ya da sperm içinde önceden oluşmuş insancıklardan geliştiğini (ve bugün ne kadar acayip gelse de, bütün gelecek kuşakların Havva'nın yumurtalıklarında ya da Adem'in erbezlerinde Rus matruşkaları gibi iç içe yaratılmış olduğunu-Havva'nın her yumurtasında birer insancık, her insancığın yumurtasında daha küçük birer insancık vs.) söyleyen kuramını belirtmek için kullandı. Epigenez (sıralıoluş) yandaşları ise erişkinin biçimsel karmaşıklığının, başlangıçta biçimsiz olan bir yumurtadan geliştiğine inanıyor ve Haller'in evrim (ya da önoluş) kuramına karşı çıkıyorlardı. Haller terimini dikkatle seçmişti; çünkü Latince'deki evolvere sözcüğü "açılmak, serilmek" anlamına geliyordu; minik insancıklar da başlangıçtaki sıkışık hallerinden açılıyor ve embriyonik gelişmeleri boyunca sadece boyutlarını büyütüyorlardı.[3] — Stephen Jay Gould
- Darwin ve Sonrası
J
değiştir- Doğal seçilim… bir tenekeci gibi çalışır. — François Jacob
- Evrim ve Tenekecilik, Science, 10 Haziran 1977, s. 1163
L
değiştir- 25.000 gen yüzünden yataktan kalkamazdım ve genomdaki biçimi bulamıyoruz. DNA’mızın büyük bir kısmını şempanzelerle paylaşıyoruz ancak bizi onlardan farklı yapan şeyin ne olduğunu genlerimizin içinde hiçbir yerde bulamıyoruz. — James Le Fanu
- "Tanrı aşkına, Charles Darwin’in teorileri yaşamlarımızda bir değişiklik yaptı mı?" Bryan Appleyard, The Sunday Times (11 Ocak 2009)
- Kabul edilebilir tek açıklama yaratılıştır. Bunun fizikçilerin nefret ettiği bir şey olduğunu biliyorum, benim için de öyle; ama deneysel kanıtların desteklediği bir kuramı sırf hoşumuza gitmediği için reddetmemeliyiz. — H. S. Lipson
- Physics Bulletin (1980) Cilt 31, s. 138
M
değiştir- Darwin 100 yıl önce öldü. Buna rağmen, evrimsel biyoloji her zaman olduğundan daha zinde, daha heyecan verici bir konumda. Bugünler, Dünya üzerindeki yaşamın güzelliği ve gizemleriyle ilgilenen günümüz akademisyenleri için heyecan verici zamanlardır. — Ernst Mayr
S
değiştir- İyiliğin kötülüğe olan zaferini evrimin yanlışları düzeltici bir belirmesi olarak görüyorum. — Jonas Salk
- Ben evrime inanmıyorum… ve profesörlerinizden hiçbirisi de evrime inanmıyor. …İnanışlar birer kanaattir. — Eugenie C. Scott
- "Yaratımcılığın Evrimi" Oberlin College Kolejine Konuşma, Oberlin, Ohio (1 Mayıs 2007)
- Caitlin Duke haberi, "Yaratımcılığın Evrimi," Oberlin Review (4 Mayıs 2007) cilt 135, sayı 23, sayfa 2.
- Uygarlık belirsiz, tutarsız bir homojenlikten belirli ve tutarlı bir heterojenliğe doğru bir ilerlemedir. — Herbert Spencer
- İlk İlkeler, Bölüm XVI. Par. 138; ayrıca bölüm XVII. Par. 145.
- Mekanik terimlerle benim açıklamaya çalıştığım en uygun biçimli olanın bu hayatta kalışı, Bay Darwin’in “Doğal seçilim ya da yaşam mücadelesinde uygun türlerin korunması” ile aynı şeydir. — Herbert Spencer
- Biyolojinin İlkeleri, Indirect Equilibration; Hoyt's New Cyclopedia Of Practical Quotations (1922), s. 241-42.
- Sanki doğa insanın ne şekilde evrileceğine dair deneyler yapıyordu da insan benzeri canlılar Afrika'nın farklı bölgelerinde birbirine paralel bir şekilde ortaya çıkıyordu. Bunlardan sadece biri insanı ortaya çıkaracak şekilde hayatta kaldı. — Chris Stringer
V
değiştir- Elbette ki kavrayış ve eğitimin diğer kişileri gibi organik evrime inanıyorum. Beni şaşırtan bu tür soruların son günlerde fazla sorulması. — Woodrow Wilson
- Winterton C. Curtis’e mektup (29 Ağustos 1922)
Kaynakça
değiştir- ↑ Akıllı Tasarım-Evrimsel Tasarım – Ali Demirsoy
- ↑ Edge, Why Did Human History Unfold Differently On Different Continents For The Last 13,000 Years?
- ↑ Darwin ve Sonrası, Stephen Jay Gould