Titanik
1997 yapımı Amerikan filmi
Titanik (Özgün adı: Titanic), James Cameron'ın yönetmenlik, senaristlik, ortak yapımcılık ve ortak kurgu yönetmenliğini yaptığı, 1997 yılı Amerikan filmidir.
- Hiçbir şeyin yokken kaybedecek bir şeyin de yoktur.
- Hayat bir armağandır. Her anını değerlendirmelisin.
- Bir kadının kalbi sırlarla dolu bir okyanustur.
Diyaloglar
değiştir- Ruth Dewitt Bukater: Demek batmaz dedikleri gemi buymuş.
- Cal Hockley: Evet batmayan gemi... Tanrı bile bu gemiyi batıramaz.
- Jack Dawson: Bunu yapma.
- Rose Dewitt Bukater: Geri çekil! Daha fazla yaklaşma!
- Jack Dawson: Hadi, elini ver de seni buraya çekeyim.
- Rose Dewitt Bukater: Hayır! Olduğun yerde kal! Ben ciddiyim! Bırakırım!
- Jack Dawson: Hayır bırakmazsın.
- Rose Dewitt Bukater: Bırakmazsın da ne demek? Bana neyi yapıp neyi yapmayacağımı söylemeye kalkma! Beni tanımıyorsun!
- Jack Dawson: Atlamak istesen atlardın.
- Rose Dewitt Bukater: Dikkatimi dağıtıyorsun! Git başımdan!
- Jack Dawson: Gidemem. Artık karıştım bir kere. Sen atlarsan ben de arkandan atlamak zorundayım.
- Rose Dewitt Bukater: Saçmalama. Ölürsün.
- Jack Dawson: İyi yüzücüyümdür.
- Rose Dewitt Bukater: Düşerken ölürsün.
- Jack Dawson: Çok acıyacak. Acımayacak demiyorum. Doğrusunu istersen beni asıl endişelendiren suyun soğukluğu.
- Rose Dewitt Bukater: Ne kadar soğuk?
- Jack Dawson: Dondurucu... Belki 1 ya da 2 derecedir. Hiç Wisconsin'e gittin mi?
- Rose Dewitt Bukater: Ne?
- Jack Dawson: Orda çok çetin kışlar yaşanır. Ben orada büyüdüm Chippewa Şelalelerinin yakınında. Wissota Gölü buz tutmuştu. Küçükken babamla ben buzda balık tutmaya çıkmıştık. Buzda balık tutarken...
- Rose Dewitt Bukater: Buzda nasıl balık tutulduğunu biliyorum!
- Jack Dawson: Özür dilerim. Sadece evden pek çıkmayan bir kıza benziyorsun da. Her neyse, ben buz kırıldı ve içine düştüm. İnan bana o kadar soğuk suda, yani aşağıdaki gibi, vücuduna binlerce bıçak saplanıyor gibi olur, biliyor musun? Nefes alamazsın, düşünemezsin. Sadece çektiğin acıyı düşünürsün. Yani o yüzden arkandan atlamaya pek hevesli olduğumu söyleyemeyeceğim. Ama dediğim gibi: başka seçeneğim yok. Ama vaz geçersin de beni kurtarırsın diye umuyorum.
- Rose Dewitt Bukater: Sen delisin.
- Jack Dawson: Herkes öyle diyor ama kızmayın bayan. Geminin arkasından sallanan ben değilim. Hadi! Ver elini bana. Bunu yapmak istemiyorsun. Ben Jack Dawson.
- Rose Dewitt Bukater: Rose Dewitt Bukater.
- Cal Hockley: Dün gece yanıma geleceğini umuyordum.
- Rose Dewitt Bukater: Yorgundum.
- Cal Hockley: Alt güvertedeki eğlenceler yorucu olur tabi.
- Rose Dewitt Bukater: Uşaklarından birine beni izlettirdin demek! Tipik güvensiz erkek.
- Cal Hockley: Bir daha asla öyle davranmayacaksın Rose, anladın mı beni?
- Rose Dewitt Bukater: Ben madenlerinde emir verdiğin ustabaşlarından biri değilim. Senin nişanlınım ben.
- Rose Dewitt Bukater: Bay Andrews. Buz dağını gördüm. Gözlerinizden de anlaşılıyor. Lütfen bana gerçeği söyleyin.
- Thomas Andrews: Gemi batacak.
- Rose Dewitt Bukater: Emin misiniz?
- Thomas Andrews: Evet. Bir-iki saat vakit var. Bütün bunlar Atlas Okyanusunun dibini boylayacak.
- Cal Hockley: Ne!
- Thomas Andrews: Lütfen, sadece yakınlarınıza söyleyin. Panik yaratmak istemiyorum. Ve hemen bir filikaya binin. Beklemeyin.