Gerçek
Gerçek ve mevcut olan her şeyin soyut toplamı
Gerçek hakkındaki alıntılar:
- En büyük bilgelik şu andan zevk almayı hayatın en büyük amacı kılmaktır, çünkü tek gerçek budur, başka her şey düşünce oyunudur. Ama bunun en büyük budalalığımız oldugunu da söyleyebiliz, çünkü yalnızca kısa bir süre için var olan ve bir rüya gibi kaybolan içinde bulunduğumuz bu an asla ciddi bir çabaya değmez.
- Hakikat, onu arzu etmeyenin boğazına sarılan bir fahişe değildir. Hatta o kadar çekingen bir güzeldir ki, onun için her şeyini feda etmiş olan bile onun lütufundan emin olamaz.
- Çoğu hakikat sadece kimsenin sorunu ele alacak ve üstüne gidecek cesareti bulamamasından dolayı ortaya çıkmıyor.
- Cinsel birleşmedeki esrime hali. Işte bu! Her şeyin gerçek özü ve nüvesi bu, varoluşun amacı ve hedefi.
- Sonsuz uzayda etrafında bir düzine daha küçük kürenin döndüğü yuvarlak, ortası sicak, üzerindeki küflü tabakanın canlı ve bilinçli varlıklar ürettiği soguk sert bir kabukla kaplı sayısız aydınlık küre - bu ... gerçek dünya.
- İyimserlik, dinlerde olduğu gibi felsefede de gerçeklerin yerini almış temel bir yanılgıdır.
- Felsefe Tanrı'yı bilmektir ve gerçek felsefeyle, gerçek din özdeştir.
- Gerçekçi ol, imkansızı iste.
- Biz hiçbir şey bilemeyiz. Doğru ancak gerçeğin derinliğinde bulunabilir.
- Delinin ruhunda ne varsa yüzünde yazılıdır, ağzı da bunu gizlemeden söyler; oysaki bilgenin, yine Euripides'e göre iki dili vardır: Biri gerçeği söylemek için, öteki de yeri gelince gerçeğin kılığını değiştirmek ya da onu gizlemek için. Bilgede akı kara, karayı da ak kılmak sanatı vardır. Ağzından hem soğuk hem sıcak soluk çıkar. Sözleri de çoğu zaman düşüncelerinden epey uzaktır.
- Gerçek hiçbir zaman şiddet tarafından çürütülemez.
- Sanatımız, gözümüzün Gerçek'le kamaşmasıdır. Geri geri kaçan ucube maskelere vuran ışıktır gerçek, başka bir şey değil.
- Gerçek bölünemez, bu yüzden kendini tanıyamaz; her kim onu tanımak isterse bir yalan olmak zorundadır.
- Sonuç olarak, edebiyat 'marangozluk'tan farklı değildir. İkisi de gerçekle uğraşmaktır ve o da işlemek için odun kadar sert bir malzemedir.
- Gerçek bütün’ün çığlığı, birkaç kişinin ise oyuncağıdır.[1]
- Büyük gerçeklere varmak, günaha girmekle başlar.
- Annajanska (1919)
- Bilim gerçeklerden kuruludur, tıpkı evin tuğlalardan kurulu olması gibi. Ancak gerçeklerin toplanması bilim değildir. Tıpkı bir küme tuğlanın ev anlamına gelmemesi gibi.
- Bir kimseyi gülümseyerek gerçeği söylemekten ne alıkoyabilir?
- Ey yüce gönüllü yalan! Gerçek hiç sana tercih edilebilecek kadar güzel olmuş mudur?
- Gerçek, zamanın tek kızıdır.
- Orijinali: La verità sola fu figliola del tempo
- Küçük bir gerçek büyük bir yalandan iyidir.
- Orijinali: Meglio è la piccola certezza che la gran bugia
- Gerçek daima şaşılacak bir şeydir; kurgudan daha fazla şaşılacak bir şey.
- Gerçek dostu iki elinizle birden tutun.
- Matematiğin hiçbir dalı yoktur ki, ne kadar soyut olursa olsun, bir gün gerçek dünyada uygulama alanı bulmasın.
- Yalan dört nala gider, gerçek adım adım yürür, fakat gene de vaktinde yetişir.
- Halbuki kelimeleri kullanmak, göz önüne birtakım görüntüler getirmek, gerçekle oynamak, gerçeği kurcalamak birdir.[3]
- Sanat, gerçekleri tanımamıza yardımcı olan bir yalandır.
- Hakikat, insanın hayat yolculuğunda dayandığı bastondur.
- Bilinç, hayatın zalim gerçeklerine karşı iki temel savunma geliştirir: "kaygılı gerçek" ve "inkar".
- Kötümser yalnız tüneli görür, iyimser tünelin sonundaki ışığı görür, gerçekçi tünelle birlikte hem ışığı hem de gelecek treni görür.
- Gerçek gereksinimler olmadan gerçek hazlar alınamaz.
- Eğer hayal edebildiğin bir şeyse, yapabilirsin. Onların peşinden gidecek cesaretin varsa, bütün rüyaların gerçek olabilir.
- Gerçek, hiç kuşkusuz, insan aklı tarafından keşfedilmeden de önce vardır. Gerçeğin insan bilgisinden bağımsızlığından hiç kuşku duymuyorum. Ancak bilinmesi, yalnızca ve yalnızca insan aklıyla gerçekleşiyor, insan aklının yaratıcı işleyişi gerçeği ortaya çıkarıyor. Tarihin gerçekleri de bu düzeyin dışına çıkamıyorlar. İnsan aklının her yeni yaratıcı işleyişiyle birlikte değişiyorlar.
