Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî

Türk tasavvuf âlimi ve şair (1207–1273)
Sözler, alfabetik sıraya göre düzenlenmiştir.


Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî
Sufizmin önemli isimlerinden, şair ve ilahiyatçı.
Doğum tarihi 30 Eylül 1207
Doğum yeri Belh, Afganistan (Harezmşahlar Devleti)
Ölüm tarihi 17 Aralık 1273 (66 yaşında)
Ölüm yeri Konya, Anadolu Selçuklu Devleti
Vikipedi maddesi
Vikiveri öğesi
< Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî | Ruh | Ego ve Akıl | Form ve Anlam | İlim | Veli | Amel
  • A kardeş, keskin kılıcın üzerine atılmadasın, tövbe ve kulluk kalkanını almadan gitme.
  • Acele şeytan hilesidir, sabır ve tedbir Allah lütfu.
  • Acı su da, tatlı su da berraktır. Sakın görünüşe aldanma... Görünüşte herkes insandır ama gerçek insan hal ehli olandır.
  • Açlık, ilaçların padişahıdır. Hekimler niye perhiz verir düşünsene.
  • Adam savaşmakla çetin er sayılmaz, öfkelendiği zaman kendini tutabilendir çetin.
  • Aklın varsa bir başka akılla dost ol da, işlerini danışarak yap.
  • Allah ile olduktan sonra ölüm de, ömür de hoştur.
  • Allah mermere emir vermez.
  • Allah merhalesinde akıl beygirine yol yoktur.
  • Allah üstünlük bakımından göz yaşını şehitlerin kanı ile eş tuttu.
  • Allah’a şükür, rızkı artırır.
  • Allah'ım sen kimi dertle hasta etmek dilersen ona ağlayış kapısını kapatırsın. Kimi de beladan kurtarmak dilersen gönlüne sızlanma ve ağlayış verirsin.
  • Akıl padişahı kafesi kırdı mı, kuşların her biri bir yöne uçar.
  • Aklın başına gelince pişman olacağın bir işi sakın yapma.
  • Altın ne oluyor, can ne oluyor, inci, mercan da nedir bir sevgiye harcanmadıktan, bir sevgiliye feda edilmedikten sonra.
  • Ayıpsız dost arayan, dostsuz kalır.
  • Asıl yar yaradandır, gerisi yaralayandır.
  • Aynı dili konuşanlar değil, aynı duyguları paylaşanlar anlaşabilir.
  • Ayrılık içinde insanın gözünü açıp kapayıncaya kadar geçen zaman yıl gibi gelir.
  • Aşk nasip işidir, hesap işi değil. Aşk adayıştır, arayış değil. Sen adanmış ve yanmışsan bu uğurda, aşk sana uzak değil!
  • Aşk, bir uçurumdan düşmek gibi bir şey, işte bu yüzden sevgili'ye "yar" denir...
  • Aşk, her şeydedir ama hiçbir şeyde görünmez.
  • Aşk, davaya benzer, cefa çekmek de şahide. Şahidin yoksa davayı kazanamazsın ki!
  • Aşk, öyle engin bir denizdir ki, ne başlangıcı ne de sonu vardır.
  • Aşk,etinden topuğuna kadar işlemiş bir nasırdır. Ya canın acıya acıya adım atacaksın ya da canını acıta acıta söküp atacaksın. Fakat her iki yolda da tek bir gerçek olacak. Canın çok ama çok acıyacak
  • Aşka yanmalı can dediğin. Ya canan olmalı ya da canını almalı. Yar diyemezsin ki herkese içindeki yaran olmalı... Herkesin de bir yüreği vardır amma yürek dediğin bir başka yanmalı.
  • Aşıkların gönüllerinin yanışıyla gözyaşları olmasaydı, dünyada su da olmazdı, ateş de.
  • Adalet nedir? Her şeyi yerine koymak. Zulüm nedir? Bir şeyi yerine koymamak, başka yere koymak.
  • Adalet taksimcidir, bölüşülecek şeyleri o bölüştürür... fakat şaşılacak şey şu ki bunda ne cebir vardır ne de zulüm!
  • Aklın yoksa yandın, ya kalbin yoksa o zaman sen zaten yoksun ki.
  • Akıllı insan düşündüğü her şeyi söylemez, fakat söylediği her şeyi düşünür.
  • Amaca sabırla varılır, acele ile değil.[1]
  • Arslanın boynunda zincir bile olsa, bütün zincir yapanlara beydir arslan.
  • Akıllılar önceden ağlarlar; bilgisizlerse işin sonunda başlarını vururlar. İşin başında sonunu gör de ceza gününde pişman olma.
  • Ayna ile terazi, birisi incinecek yahut utanacak diye doğru söylemekten sakınır mı, susar mı? Ayna ile terazi, öyle kadri yüce ve doğru mihenk yerleridir ki sen onlara iki yüz sene hizmet etsen sonra aynaya desen ki "Ben sana bu kadar sene hizmet ettim, hatırım için beni çirkin gösterme" Teraziye desen ki "Yalvarırım sana, fazla tart, eksiğimi açığa vurma" Onlar sana cevap verir de derler ki "Zavallı, herkesi kendine güldürme, alemi kendine maskara etme" Ayna ile terazi hile bilmezler, yalan söylemezler. Doğruluktan ayrılmayan ayna ile terazi derler ki "Allah gerçeklerin bizim vasıtamızla tanınması, anlaşılabilmesi için kadrimizi yüceltti, bizi bu işte görevlendirdi. Bu doğruluğumuz olmasaydı, gerçeği olduğu gibi ortaya koymasaydık bizim ne değerimiz kalırdı? İyilerin güzellerin yüzlerini nasıl görür, nasıl gösterebilirdik?"[2]
  • Bendeyim Kur'ân-a candan tende can durdukça ben, bir küçük toz zerresiyim ben Muhammed yolunun, kim ki bundan başka bir söz nakleder ise benden, bezmişim billâh hem ondan hem sözünden onun...
  • Beni yabancı saymayın, buralıyım ben
    kendi evimi ararım sizin sokağınızda
    Düşman değilim , öyle görünsem bile
    aslım Türktür Hintçe (Farsça) konuşsam bile
  • Başta dönüp koşan nice bilgiler, nice hünerler vardır ki, insan onunla baş olmak isterse, baş elden gider. Başının gitmesini istemiyorsan ayak ol.
  • Başkalarına imrenme, çok kimseler var ki senin hayatına imreniyorlar.
  • Beri gel, beri!
    Daha da beri! Niceye şu yol vuruculuk?
    Mademki sen bensin, ben de senim, niceye şu senlik benlik?
  • Bilgi, sınırı olmayan bir denizdir. Bilgi dileyense denizlere dalan bir dalgıçtır.
  • Bir adamın camilere alıştığını görürseniz, imanlı olduğuna şahitlik ediniz.
  • Bir katre olma, kendini deniz haline getir
    Mademki denizi özlüyorsun, katreliği yok et gitsin.
  • Bir kimseyi tanımak istiyorsan, düşüp kalktığı arkadaşlarına bak.
  • Bir mum diğer bir mumu tutuşturmakla, ışığından bir şey kaybetmez.
  • Birisi güzel bir söz söylüyorsa bu, dinleyenin dinlemesinden, anlamasından ileri gelir.
  • Bir iri adam bir oğlanı ele geçirdi. Bu adam bana kast eder diye çocuğun yüzü sarardı. Adam dedi ki "Güzelim, emin ol... sen benim üstüme bineceksin. Ben korkunç görünsem de aldırış etme, bil ki ben bir ibneyim. Deveye biner gibi bin üstüme, sür." İnsanların suretleriyle mânaları da işte böyledir. Dışardan adam görünürler, içerden melûn Şeytan! Ey Âd gibi ipiri adam, sen rüzgârın tesiriyle dalın vurduğu davula benziyorsun.[3]
  • Bir şeyi bulunmadığı yerde aramak aramamak demektir.
  • Biz güzeliz, sen de güzelleş, beze kendini.
    Bizim huyumuzla huylan, bize alış başkalarına değil.
  • Bizi bilen bilir, bilmeyense kendi gibi bilir
  • Bil ki.. Domuzların önüne elmaslar serilmez, mücevherden ancak sarraflar anlar başkası bilmez, ne fark eder ki kör insan için elmas da bir cam da, sana bakan kör ise kendini camdan sanma.
  • Bizi bizden başkası zaten ayıramazdı. Bize bunu bizden başkası yapamazdı. Ah be sevgili; hamdım belki ama piştim yandım. Zaten beni senden başkası yakamazdı.
  • Beni bir ben bilirim, bir de Yaradan.Bana bir ben lazımım, bir de Anlayan.
  • Bir insan bilmiyorsa ne istediğini, hem seni ziyan eder , hem kendini...Dibini görmediğin suya dalmadığın gibi,emin olmadığın sevgiye teslim etme kendini...
  • Bütün kâinat birbirine sevgi ile bağlanmış.
    Sevgini vermesini öğren.
    Çünkü gönlün anlasın ki hepsine yer varmış.
    Sevgisiz insandan dünya, unutma ki korkarmış.
  • Bulutlar ağlamasa yeşillikler nasıl güler?
  • Bülbüllerin güzel sesleri beğenilir de bu yüzden kafes çeker onları. Ama kuzgunla baykuşu kim kor kafese?
  • Büyük Allah’tan bizler niye terbiye isteriz? Çünkü terbiyesizler, Allah’ın lütfundan mahrumdurlar. Terbiyesiz, yalnız kendine kötülük etmez, bütün utanç ve erdem ufuklarını ateşler.
  • Can ve gönül de yani kalpte hakikat coşkunluklarını kaldıracak takat, kulakta da bunu işitecek istidad yoksa, ben kime ne söyleyeyim?
  • Can ararsan can olursun. Av için yemek ararsan yemek olursun. Neyi ararsan o olursun.[4]
  • Canımız hayvan canından daha üstündür, neden? Çünkü daha fazla biliyoruz. Meleklerin canı da bizim canımızdan üstün. Çünkü onlarda hissi müşterek yoktur. Ehil olanların canlarıysa meleklerin canlarından üstündür, şaşkınlığı bırak! Melekler, Adem'e secde ettiler; çünkü onun canı, meleklerinkinden üstündür. Üstün olmasaydı secde ederler miydi? Üstün olanın daha aşağı mertebede bulunana secde etmesini emretmek doğru bir şey değil değildir, yaraşmaz.[5]
  • Cenab-ı Hakk kâfir için necis dedi. Fakat dikkat et ki; kâfirlerin dışı pis değildir. O pislik onların din ve ahlakındadır.
  • Cahil kişi gülün güzelliğini görmez, gider dikenine takılır.
  • Cahil olanların merhameti ve lütfu azdır.
  • Cahil kimsenin yanında kitap gibi sessiz ol.
  • Cibilliyetsize ilim öğretmek, eşkıyanın eline kılıç vermektir.
  • Can konağını aramadaysan, cansın; bir lokma ekmek arıyorsan ekmeksin, bir damla su arıyorsan susun,zulmün peşindeysen zalimsin,aşkı arıyorsan aşıksın,Gönlün neye kapılmışsa O’sun sen. Şu nükteyi biliyorsan, işi biliyorsun demektir.
  • Can'ı canan'a teslime hazır değilsen "ben aşk'ım" deme kimseye.
  • Çalış çabala da nura ulaş. Pekmez içinde ne kaynatılırsa pekmez lezzeti alır. Havuç, elma, ayva, ceviz pekmezde kaynasa pekmez tadı alır. Bilgi nura karışırsa inatçı ve kötü kişiler bile bilgiden nur bulur.
  • Daima başkaları için ağlayıp durma.Bir köşede oturup, biraz da kendin için ağla.
  • Dediler ki: Gözden ırak olan gönülden de ırak olur. Dedim ki: Gönüle giren gözden ırak olsa ne olur.
  • Denizde inciler derinde olur. Çer çöp sahilde olur.
  • Dışarıdan ışık kaynağı olmazsa, gözler renkleri farketmez, kör olur gider.
  • Dıştaki ateş suyla söner. Şehvet ateşi, parladıkça parlar; adamın yüzünün suyunu yerlere döker.
  • Dinle neyden duy neler söyler sana,
    Derdi var ayrılıklardan yana.
    Beni kamışlıktan kestiler keseli,
    Ağlarım, ağlatırım herkesi.
  • Din düşmanlarının başına kılıç ol, kurt gibilere ateş saç; çünkü onlar, Yusuf düşmanıdırlar.
  • Denizin dibinde incilerle taşlar karışık olarak bulunurlar, övülecek şeyler de kusur ve yanlışların arasında bulunurlar.
  • Dert, insanı yokluğa götüren rahvan attır.
  • Dertli bir adamın tereddüt ve dumanlarla dolu bir gönül evi vardır; derdini dinlersen o evde bir pencere açmış olursun.
  • Dikenden gül bitiren, kışı da bahar haline döndürür. Selviyi hür bir halde yücelten, kederi de sevinç haline sokabilir.
  • Doğru olsam ok gibi yabana atarlar beni
    Eğri olsam yay gibi elde tutarlar beni
    Hiç keder elem etme, boş yere matem etme
    Düşmanlarını tanı, uzak dur, sitem etme
    Ne fakiri aç gördüm ne zengini tok
    Hedefine varır elbet doğru ok.
  • Doğruların yemin etmeye ihtiyacı yoktur.
  • Dostun yanına hediyesiz gitmek,buğdaysız değirmene gitmek gibidir.
  • Duydum ki gıybetimi yapmışsın, yüzüme söylemekten kaçmışsın. Benim gibi bir acizden korkmuş Allah'tan korkmamışsın.
  • Dünya tuzaktır. Yemi de istek. İstek tuzaklarından kaçının.
  • Dünyanın en güç işi bir şeyin nasıl yapılacağını bilirken, başka birinin nasıl yapamadığını ses çıkarmadan seyretmektir.
  • Edepli Edebinden Susar,
    Edepsiz de Ben Susturdum Zanneder...
  • Eğer baş, muhabbet ile dolmamışsa, o baş kuyruktan geridedir.
  • Eğer müslümanca yaşamak istersen Kur’ân’a sarıl; çünkü, onsuz islami hayat mümkün değildir.
  • Eğer sen, can konağını arıyorsan, bil ki, sen cansın. Eğer bir lokma ekmek peşinde koşuyorsan, sen bir ekmeksin. Bu gizli, bu nükteli sözün manasına akıl erdirirsen, anlarsın ki, aradığın ancak sensin sen.
  • Eğri ayağın gölgesi de eğridir.
  • Ehil olmayanlara sabretmek ehil olanları parlatır.
  • Eşeğe, katır boncuğuyla inci birdir. Zaten o eşek, inciyle denizin varlığından da şüphe eder.
  • Eşekten şeker esirgenmez ama eşek yaratılışı bakımından otu beğenir.
  • Ey arkadaş, sufi, bulunduğu vaktin oğludur. Bu iş yarın olsun yarına kalsın demek, tarikat anlayışına uymaz.
  • Ey gönül! Ne tuhaf değil mi? Bir ömür, şah damarından daha yakın bir Sevgiliyi aramakla geçiyor.
  • Ey gönül! Gülü seviyorsan dikenini de seveceksin, deryayı seviyorsan dalgalarını da seveceksin, vuslatı seviyorsan firakını da seveceksin, sevgiliyi seviyorsan nazını da seveceksin, hayatı seviyorsan ölümü de seveceksin.
  • Ey İnsan! Kaf Dağı kadar yüksekte olsan da, kefene sığacak kadar küçüksün. Unutma her şeyin bir hesabı var; üzdüğün kadar üzülürsün.
  • Ey Müslüman, edep nedir diye sorarsan, bil ki edep, her edepsizin edepsizliğine katlanmaktır.
  • Ey zulümle bir kuyu kazan! Sen kendin için tuzak hazırlıyorsun.
  • Ey çaresiz âşık! Bir bak bakalım senin değerin ne kadar?
  • Filozofların felsefesi, insanoğlunun zan ve şüphesini artırır. İslam’ın hikmeti ise, insanı yücelere ulaştırır...
  • Gelin bağa yeşiller kuşanan doğayı görün. Her köşede bir çiçek dükkanı açan doğayı görün. Güller gülerek sesleniyor bülbüllere: Susun, susarak doğayı görün.
  • Geminin içindeki su, gemiyi batırır. Geminin altındaki suysa, gemiye arka olur.
  • Genişlik, sabırdan doğar.
  • Gençliğin aynada göremediğini,yaşlılar bir tuğla parçasında okurlar.
  • Gerçek aşkta ne vefa vardır ne cefa.
  • Gerçekten de Mesnevi, Alemlerin Rabbi tarafından ilham olunmuş bir kitaptır.
  • Gerek yok her sözü laf ile beyana. Bir bakış bin söz eder, bakıştan anlayana.
  • Gönül kazanmak istiyorsan, sevgi tohumu ek. Cenneti kazanmak istiyorsan, yollara diken serpmekten vazgeç!
  • Gönül nuru olmayan gönül, gönül değildir. Bedende ruh yoksa topraktır.
  • Gönüllerini Allah'ı anarak, iyi işler yaparak cilalamış, parlatmış olanlar renkten ve kokudan kurtulmuşlardır. Onlar, her an, işlerinde bir hoşluk, bir güzellik hissederler. Onlar bilginin şeklini, dış yüzünü, kabuğunu bırakmışlar da mánásını ve özünü almışlar ve ayne'l-yakin bayrağını yüceltmişlerdir. Düşüncelerden, duyguların yükü altından kurtulmuşlar da aydınlığa kavuşmuşlardır. Benliklerini Hakk uğruna kurban etmişler, irfan denizi kesilmişlerdir. Herkesin korktuğu, ürktüğü, kaçtığı ölüme karşı, Hakk aşıkları, acı acı gülümser. Kimsecikler onların gönüllerine bir zarar veremez, zira zarar sedefe gelir, içindeki inciye gelmez.[6]
  • Gördün ya beni gamdan başka kimse hatırlamıyor, gama binlerce defa aferin.
  • Gözünün cevherini nerede eskittin, beş duyunu nerelerde kullandın.
  • Gözünüzü açıp Kur’ân’a bakınız. Allah kelâmı olan kur’an’ın tüm ayetleri edep öğretmektedir.
  • Gül düşünür, gülistan olursun. Diken düşünür, dikenlik olursun!
  • Gülün dikene katlanması, onu güzel kokulu yaptı.
  • Gülene neden gülüyorsun diye sorulmaz, ama ağlayana sorulur.
    Sen dualarında ağla ki Rabbin sebebini sorsun!
  • Güller güzeldir. Dikeni acıtır derler.
    Neden acıtsın ki tutmasını bilince eller.
  • Güneş olmak ve altın ışıklar halinde
    Ummanlara ve çöllere saçılmak isterdim
    Gece esen ve suçsuzların ahına karışan
    Yüz rüzgarı olmak isterdim.
  • Gürzü kendine vur. Benliğini, varlığını kır gitsin. Çünkü bu ten gözü, kulağa tıkanmış pamuğa benzer.
  • Güzel yüz aynaya âşıktır.
  • Güller güzeldir. Dikeni acıtır derler. Neden acıtsın ki tutmasını bilince eller.
  • Gözyaşının bile görevi varmış; ardından gelecek gülümseme için temizlik yaparmış.
  • Gönül aynası dünya sevgisi tozundan, nefsani arzulardan temizlenir, pak ve saf bir hale getirilirse, orada su ve toprak nakışlardan başka şeyler görürsün. Gönül aynasında hem resmi, nakşı görürsün; hem de resmi ve nakşı yapanı; hem devlet, saadet yaygısı seyr edersin; hem de onu yayanı ve döşeyeni.[7]
  • Hamdım, piştim, yandım.
  • Hak'tan bahar fermanı gelmedikçe, toprak sırrını açmaz.
  • Hayatının gidişi, Muhammed’in sünnetinden sapmasın. Onu bırakma! Aklına ve hünerine az güven!
  • Hayatı sen aldıktan sonra ölmek, şeker gibi tatlı şeydir
    Seninle olduktan sonra ölüm, tatlı candan daha tatlıdır.
  • Hem gam çağında, hem esenlik çağında Allah’a dayanmadan, tümden ona teslim olmadan başka her şey düzendir, tuzaktır.
  • Her birimiz tek kanatlı melekleriz ve bizler ancak birbirimizi kucaklayarak uçabiliriz.
  • Her dil, gönlün perdesidir. Perde kımıldadı mı, sırlara ulaşılır.
  • Her insan bir alemdir. İnsan düşünceden ibarettir, geri kalan et ve sinirdir.
  • Her korkuda binlerce eminlik vardır, göz karasında onca aydınlık mevcut.
  • Her ne kadar dil ile anlatılması pek parlak ve aydınlatıcı olsa da aşkın dile düşmemesi, söylenmemiş kalması ve gönülde duyulması daha parlaktır.
  • Her rüzgarla otlar gibi sallanırsan, dağlar kadar olsan da bir ota değmezsin.
  • Her şey kader ile takdir edilmiştir. Kısmetine razı ol ki rahat edesin.
  • Her şeye doğru demek ahmaklıktır, ama her şeyin yanlış olduğunu söyleyen de zorbadır.
  • Her şeyi, aramadıkça bulamazsın; fakat bu dost başka; bunu bulmadan arayamazsın.
  • Her zaman doğruyu söyle, ama her zaman her doğruyu değil.
  • Herkesin bakmadığı yönden bak dünyaya.
  • Hırs insanı kör ve ahmak eder. Bilgisiz hale sokar da ölümü kolaylaştırır.
  • Hırsızlığın çirkinliği, çalınan şeye göre değişmez ki; ha bir altın çalmışsın ha bir iğne.
  • Hırsızlara,kötülere,alçaklara acımak zayıfları kırıp geçirmektir.
  • Hırsla dolu aşağılık ve haram yiyici kişi, o sayı günü domuz şeklinde, zina edenler avret yerleri kokarak, şarap içenler ağızları kokarak dirilirler.[8]
  • Hiçbir kafire hor gözle bakmayın. Müslüman olarak ölmesi umulur çünkü.
  • Hiçbir ölü öldüğüne hayıflanmaz, sadece azığının azlığına hayıflanır. Ölen kuyudan ovaya çıkmış demektir.
  • Her gün bir yerden göçmek ne iyi,
    Her gün bir yere konmak ne güzel,
    Bulanmadan, donmadan akmak ne hoş.
    Dünle beraber gitti cancağızım,
    Ne kadar söz varsa düne ait...
    Şimdi yeni şeyler söylemek lazım...
  • Hulasa oklar ve süngüler önünde kafirlerin kanı mübahtır. Çünkü onlar, işe yaramaktan uzaktırlar. Onların karıları ve çocukları da esir sayılır. Çünkü akılları yoktur, merdut ve aşağılık kişilerdir.[9]
  • Hürmet eden hürmet görür.[1]
  • Irmak suyunu tümden içmenin imkanı yok ama susuzluğu giderecek kadar içmemenin de imkanı yok.
  • Irz ve namustan mahrum olanlar, millet ve vatan hissi taşımazlar; böylelerinden sakınılmalıdır. [kaynak belirtilmeli]
  • İçinde azıcık nur olmayana, dışarıdan verilen öğüt fayda vermez.[10]
  • İçteki kiri su değil, ancak gözyaşı temizler.
  • İki parmağının ucunu gözüne koy. Bir şey görebiliyor musun dünyadan? Sen göremiyorsun diye bu alem yok değildir.
  • İnanan kişi, işlerini Allah emretti diye yapar. İnanmayan ise, mücadele ve gösteriş olsun diye yapar. Böyle inatçı kişilerin başlarına toprak saç.
  • İnsan dostunun huyunu alır.
  • İnsan içki içmekte serbest, ama sarhoş olmakta serbest değildir.
  • İnsanlar, güller arasında dikenler bulunduğundan şikayet edeceklerine, dikenler arasında güller yaratıldığına şükretmelidir.
  • İnsanı hayran eden Türk güzellerinden bahset, öylesine bir şaşkınlığa düşmüşüm ki, bu şaşkınlıktan Sultan kim Hulâgu kim bilmiyorum, bilmiyorum.
  • İnsanları iyi tanıyın, her insani fena bilip kötülemeyin, her insanı da iyi bilip övmeyin.
  • İnsan gözden ibarettir aslında, geri kalan cesettir. Göz ise ancak gerçek dostu görendir.
  • İnsan korkusundandır ki cinler, periler sahillere sığınmışlar, her biri bir gizli yere saklanmışlardır. Bu yüzden insanoğlunun gizli düşmanı çoktur. Durumu anlayarak çekingen ve ihtiyatlı hareket eden kişi akıllı kişidir. Allah'ın bizim nazarımızdan gizli tuttuğu nice çirkin, güzel mahlukatı vardır ki onlar her an gönül kapısını çalar dururlar.[11]
  • İnsanların en hayırlısı, insanlara yararı olandır. Sözün en hayırlısı, az ve anlaşılır olanıdır.
  • İyi dostu olanın aynaya gereksinimi yoktur.
  • İyilerle gezersen alırsın mertebe, kötülerle gezersen dönersin merkebe.
  • Kabuğu kırılan sedef üzüntü vermesin sana, içinde inci vardır.
  • Kalbinizle yaptığınız her şey size geri dönecektir.
  • Kanaatten hiç kimse ölmedi, hırsla da hiç kimse padişah olmadı.
  • Kanat vardır doğanı padişaha götürür; kanat vardır kuzgunu leşe götürür.
  • Kargalar gülistanı işgal ettiklerinde bülbüller siner ve susar.
  • Kardeşim sen düşünceden ibaretsin,
    Geriye kalan et ve kemiksin,
    Gül düşünür gülüstan olursun,
    Diken düşünür dikenlik olursun.
  • Karga, gül bahçesinde gezmekle bülbül olmaz.
  • Kendi körlüğünü tedavi etmeye çalış, yoksa alem hep O'dur, fakat O'nu görecek göz olmalıdır.
  • Kendini noksan gören kişi, olgunlaşmaya on atla koşar. Kendini olgun sanan ise Allah'a bu zannı sebebiyle ulaşamaz.
  • Kır oğul zinciri; hür gez, hür konuş,
    Yok mu altından gümüşten bir kurtuluş?
  • Kibriya güneşinin şu anından mahrum ve ışıksız olan gönül evi, Yahudilerin canı gibi dar ve karanlıktır; muhabbet ihsan eden Tanrı'nın zevkinden mahrumdur.[12]
  • Kim benliğinden kurtulursa bütün benlikler onun olur. Kendisine dost olmayan herkese dost kesilir. Nakışsız ayna olur, tüm nakışlar onda seyredilir.
  • Kim daha güzelse kıskançlığı daha fazla olur. Kıskançlık ateşten meydana gelir.
  • Kim demiş gül yaşar dikenin himayesinde? Dikenin itibarı gül himayesinde!
  • Kim sabrederse rızkı gelir ona. Aşırı hırsla çalışma ve çabalama sabırsızlıktır.
  • Kim zahmet çekerse defineyi elde eder.
  • Kimde bir güzellik varsa bilsin ki ödünçtür.
  • Kopan gülün dalında durması ne kadar zorsa... Kırılan kalbinde onarılması o kadar zordur!..
  • Korku erkektir, umut ise dişi; onlardan ölümsüz ve temiz şeyler doğar.[13]
  • Korkunç bir kurban bayramı olan kıyamet günü, inananlara bayram günüdür, öküzlere ölüm günü.
  • Kötü zanda bulunan kişi çirkindir. Aslında o kendi içini vurur karşıya.
  • Kötülerin övülmesi arşı titretir.
  • Kötülük insana tamahtan gelir. Kanaatten kimse ölmedi, hırsla da kimse padişah olmadı.
  • Kızgınlıkla gönüllere ateş saldın mı, cehennem ateşinin aslı oldun gitti.
  • Kuru duayı bırak! Ağaç isteyen tohum eker!
  • Kuzgun, bağda kuzgunca bağırır. Ama bülbül, kuzgun bağırıyor diye güzelim sesini keser mi hiç?
  • Kötü huy kılavuzun oldukça mutlu olacağım sanma! Sen sabaha kadar gaflet uykusundasın, ömür ise kısadır. Korkarım ki,sen bu uykudan uyanınca gündüz olur.
  • Kurdun kuzuyu yemeye niyetlenmesinde şaşılacak bir şey yoktur. Şaşılacak olan odur ki bu kuzu, kurda gönül bağlamış, aşık olmuştur.
  • Küsmek ve darılmak için bahaneler aramak yerine, sevmek ve sevilmek için çareler arayın.
  • Kötülük yaptın mı kork, çünkü o bir tohumdur, Allah yeşertir karşına çıkartır.
  • Leş, bize göre rezildir ama, domuza, köpeğe şekerdir, helvadır.
  • Mademki insanın yaratılmasındaki maksat, Tanrı'ya ibadet etmesidir, şu halde ibadetten baş çeken, ibadete yanaşmayan kişinin ibadet yeri cehennemdir. İnsan her işi yapabilir, fakat yaratılmasındaki maksat ibadettir. "Ben, insanları, cinleri ancak bana ibadet etsinler diye yarattım." Bu ayeti okusana. Alemin yaratılmasındaki maksat, ibadetten başka bir şey değil![14]
  • Mânâ odur ki seni senden alır, şekle bağlanmaktan seni kurtarır. İnsanı kör ve sağır eden nakşa, surete, güzel bir yüze aşık eden şeye mânâ demezler. Körün nasibi gam artıran hayallerdir. Gözün payı da şu asli olmayan geçici hayallerdir. Senin nefs eşeğin kaçmıştır. Onu mücahede kazığına bağla, o ne zamana kadar insanlık ve ibadet yükünü taşımaktan kaçacak? İster yirmi yıllık yol olsun, ister otuz yıllık, isterse iki yüz yıllık, ona sabır ve şükür yükünü yüklemek, ona bu yükünü taşıtıp götürtmek gerek. Hiçbir günahkar başkasının günahını çekmedi. Hiç kimse de ekmediğini biçmedi.[15]
  • Mademki rızkı taksim eden O’dur, o halde şikâyet küfürdür. Sabır gerekir. Sabır, genişliğe ulaşmanın anahtarıdır. Allah’tan başka herkes düşmandır. Sen asıl dostu düşmanlara şikâyet eder, halinden sızlanırsın öyle mi? Padişah köleye şikayet edilir mi? Akıllı ol.
  • Meyve ekşi bile olsa, olmadıkça ona ham derler.
  • Mideyi bırak da gönül tarafına salın. Salın da Allah’tan perdesiz selam alasın.
  • Muhabbet ve merhamet, insanlığın; hiddet ve şehvet de hayvanların sıfatlarıdır.
  • Mum olmak kolay değildir... Işık saçmak için önce yanmak gerek.
  • Mücevherler vakitle alınabilir ama vakitler mücevherle alınamaz.[16]
  • Münafığın özrü kabul edilmez. Çünkü o özür dilindedir kalbinde değil.
  • Mürşidin nuru suyu, ateşe damla damla düştükçe, ateşten cız, cız ses çıkar.[17]
  • Nasıl olur da deniz, köpeğin agzından pislenir, nasıl olur da güneş üflemekle söner?
  • Ne kadar bilirsen bil, söylediklerin karşındakilerin anlayabileceği kadardır.
  • Ne tükenmez hazinesin ey dil! Ne devasız bir dert!
  • Nefsinin istediğini yapıp da bir de “inşallah” demek Allah’la alay etmektir. Kimi kandırıyorsun?
  • Nefsin, üzüm ve hurma gibi tatlı şeylerin sarhoşu oldukça, ruhunun üzüm salkımını görebilir misin ki?
  • Nerde akarsu varsa, orada yeşillik vardır.
    Nerde akan gözyaşı varsa, oraya rahmet gelir.
  • Nice insanlar gördüm, üzerinde elbisesi yok. Nice elbiseler gördüm, içinde insan yok.
  • Nimete şükretmek, nimetten daha hoştur.
  • O beden testisi ab-ı hayatla dopdolu, bu beden testisi ise ölüm zehiri ile. İçindekine bakarsan padişahsın, kabına bakarsan yolu yitirdin.
  • O dağa bir kuş kondu, sonra da uçup gitti. Bak da gör, o dağda ne bir fazlalık var ne bir eksilme.
  • Oruç tutmak güçtür, çetindir ama Allah'ın kulu kendisinden uzaklaştırmasından, bir derde uğratmasından daha iyidir.
  • Ölümümüzden sonra mezarımızı yerde aramayınız
    Bizim mezarımız ariflerin gönüllerindedir.
  • Ömrümün özeti şu üç sözden ibarettir: Hamdım, piştim, yandım..
  • Öfke rüzgar gibidir, bir süre sonra diner; ama birçok dal kırılmıştır bile.
  • Pisler, pisliklerini yapar ama sular da temizlemeye çalışır.
  • Rüyalar olmasa hayaller kurulmaz, gerçek olmazdı.
  • Sabır, demir kalkandır.
  • Sabır sevinç anahtarıdır.
  • Safları dağıtanı aslan sanma.Asıl nefsini ezebilen aslandır.
  • Sarhoş, cinayeti yapar da sonra "özrüm vardı, kendimde değildim" der. Kendinde olmayış, kendiliğinden gelmedi sana,onu sen çağırdın.
  • Sebatsız sedef, inci tutmaz.
  • Secde ve rükû, varlık tokmağını, Allah kapısına vurmaktır. Çok vur, mutlaka açılır kapı.
  • Sen anılması güzel olan söz ol.
    Çünkü insan, kendisi hakkında söylenilen güzel sözlerden ibarettir.
  • Sen diri oldukça ölü yıkayıcı seni yıkar mı hiç?
  • Senin için başkasını terk eden, başkası için de seni terk eder.
  • Sen zayıfları yardımcısız, kimsesiz sanma; Kur’ân’dan “İzâ câe nasrullâh”ı oku
  • Sen senden öncekilerden ibret al. Senden sonrakilere ibret olma.
  • Sende en iyi ne varsa, dostuna onu ver.
  • Sen öyle büyük bir varlğın aşkını seç ki, bütün peygamberler, onun aşkıyla kudret ve kuvvet buldular, şeref ve saadete erdiler.
  • Sual de bilgiden doğar, cevap da.
  • Hesna ; Sukŭnetim asaletimdendir. her lâfa verilecek bir cevabım var.lâkin; Bir bakarım lâf lâf mı diye , bir de bakarım söyleyen adam mı diye.
  • Sen uzattığın elini tutmayan ele mi dargınsın, tutmayacak bir ele uzattığın için kendine mi kızgınsın?
  • Sevgi insanı kör ve sağır eder..[1]
  • Sevgi ve merhamet, insanlık; hiddet ve şehvet, hayvanlıktır.[1]
  • Sevgilinin değeri onu sevenin sevgisi ile ölçülür.
  • Sıkıntı ve huzursuzluk mutlaka bir günahın cezası, huzur ise bir ibadetin karşılığıdır.
  • Sıkıntılar, Sevgili'nin gönderdiği misafirdir; gelir ve gider. Önemli olan, gönderenin hatırına o misafire sabredebilmektir.
  • Sevmek güzel şey; sevilmek de onun kadar. Sevip de sevilmemek acıdır ölüm kadar. Taşın kalbi yok ama onu da yosun sarar.
  • Sopayla kilime vuranın gayesi kilimi dövmek değil kilimin tozunu almaktır
  • Şeytan tabiatı bakımından insana düşmandır. İnsanın helak oluşuna sevinir o.
  • Şu toprağa sevgiden başka bir tohum ekmeyiz. Şu tertemiz tarlaya başka bir tohum ekmeyiz biz.
  • Şu da bir gerçektir ki kötü kişinin övülmesinden Arş titrer. Allah'tan korkan muttaki kişi de kötü methedilince, meth eden kişi hakkında fena bir zanna kapılır.[18]
  • Şunu iyi bil ki eğer, gönlün, sırlarına mezar olursa muradın çabucak hasıl olur.
  • Şarap içen akıllıysa daha ziyade akıllı olur... kötü huylu ise büsbütün berbat bir hale gelir. Fakat insanların çoğu kötü ve ahlâksız olduğundan şarabı herkese haram ettiler.[19]
  • Talihim bana: "Ben seni üzeceğim ama sen sakın üzülme." dedi.
  • Tanrı, müşrikler, tâ ezelden pislik içinde doğduklarından onlara “Necis-pis” demiştir. Pislik içinde doğan kurt, ebediyen huyundan dönmez, ambere bakmaz! Ona nur saçısı isabet etmemiştir...[20]
  • Taş yeşermez geçmiş olsa da nevbahar,
    Toprak ol da bak nasıl güller açar.
    Taş idin çok gönül kırdın yeter,
    Toprak ol, üstünde hoş güller biter.
  • Tavus kuşu gibi sadece kanadını görme, ayağını da gör.
  • Ten midesi insanı samanlığa çeker, gönül midesi reyhana çeker. Ot ve arpa yiyen kurban olur, Allah nuru ile nurlanan Kuran olur. Senin yarın pislik, yarın da misktir. Kuran’la miskini artır.
  • Testide ne varsa dışına o sızar.
  • Topraktan yaratılan Ádem, Allah'tan öğrendiği ilimle yedi kat göğü aydınlattı. Hak ve hakikatte şüpheye düşen şeytanın körlüğüne rağmen o manen yüceldi de melekleri geride bıraktı. Altı yüz bin yıllık bir zahid olan şeytanın ağzını bir buzağı ağzı gibi bağladı.[21]
  • Tövbe bineği, şaşılacak bir binektir. Bir solukta aşağılık dünyadan göğe sıçrayıverir.
  • Tövbesiz ömür, can çekişmekten ibârettir. İnsanı yaşayan ölü hâline sokan ölüm ise Allah'tan habersiz olmaktır. Allah'tan başkasını istemek, istenen şeyin artması zannını verir ama bu istek hakikatte artmasını istediği şeyin tamamıyla eksilmesini istemektir.
  • Tutalım ki Ali’den Zülfikâr sana miras kaldı. Sende Ali kolu ve kalbi yoksa Zülfikar neye yarar ki?
  • Tutalım ki İbrâhim gibi put kırdın; beden putunu onun gibi ateşe atabilir misin?
  • Tuzağa saçtığın taneler, cömertlik sayılmaz ki...
  • Uyku ve uyanma bir nevi küçük mahşerdir.
  • Üstünün dostu ol ki üstün olasın... Kendine gel be hey azgın, mağluplarla dost olma! Münkirin delili ancak ve ancak şudur: Ben şu görünen yurttan başka bir şey görmüyorum! Hiç düşünmez ki nerede görünen bir şey varsa o, gizli hikmetleri haber vermededir. Her görünen şeyin faydası, faydanın ilaçlarla gizli oluşu gibi o şeyin içinde gizlidir.
  • Üç sözden fazla değil , Tüm ömrüm şu üç söz , Hamdım, piştim, yandım.
  • Vefa nedir, bilir misin? Vefâ arkanda bıraktığını, giderken yaktığını yabana atmamandır. Vefâ; dostluğun asaletine, bir dua sonrası verilen sözlere, hayallere ihanet katmamandır. Vefâ; ötelerin sonsuz mükafatı karşısında, cehennemi hafife almaman, ulvi güzellikleri dünyaya satmamandır.

"Vedalar; gözleri ile sevenler içindir. Çünkü gönülden sevenler hiç ayrılmazlar."

  • Yaşamak direnmektir, sevmek güvenmektir. Unutma; insan çoğu zaman dünyanın hakimi, bazen de küçük bir kalbin esiridir.
  • Yılan insanın sadece canını alır. Kötü arkadaş cehenneme sürer de ebedi hayatını mahveder.
  • Yerde bir zayıf aman dilerse, gökyüzü askerleri birbirlerine karışırlar.
  • Yeryüzü ile dağda aşk olsaydı, gönüllerinde bir ot bile bitmezdi.
  • Yüz kişinin içinde aşık, gökte yıldızlar arasında parıldayan ay gibi belli olur.
  • Yarasından taze kan sizan gönül ehline,dostların yüzünü görmek merhem gibidir.
  • Yazık ki akşam oldu biz yine yalnız kaldık; bir kıyısı görünmez denize daldık. Bir gemiye binmişiz bulanık bir gecede; Allah’ın denizinde Allah’tan uzak kaldık.
  • Zulüm demiriyle taşını birbirine vurma! Çünkü bu ikisi, erkek ve kadın gibi çocuk meydana getirirler.

Hakkında söylenenler

değiştir
  • Mevlana'nın asırlar öncesinde kaleme aldığı eserleri, bugün bütün dünyada karşılık buluyor, gönüllere hayat bahşeden nefesi hala tazeliğini koruyor. Onun, 'Dilini terbiye etmeden önce yüreğini terbiye et. Çünkü söz yürekten gelir, dilden çıkar' sözü, evrensel ahlak anlayışının ve insanlığa yaptığı çağrının ne kadar güçlü olduğunun kanıtıdır. Böyle ulvi bir şahsiyetle aynı coğrafyada kader birliği yapmak, onun elleriyle yeşerttiği medeniyet çınarının gölgesinde yetişmek, bu toprağın çocukları olan bizler için ne kadar büyük bir bahtiyarlık. Bu mutluluğu hayatımızın pratiğine yansıtmamız ise ancak doğru bir Mevlana tasavvuru ile mümkün olabilir. Bu konuda aslında çok şanslıyız. Çünkü dünyada Mevlana kadar hakkında geniş bir literatür bulunan çok az insan vardır. Bu kaynak zenginliği bize Mevlana’yı en doğru bir şekilde anlamamız noktasında büyük bir imkan sunuyor.[22]
  • Edebiyat eğitimin bana kattıkları Ömer Hayyam, Firdevsi, Mevlana gibi çok önemli adamlar. Bu isimlerden ve onların yaptıklarından çok etkilendim.[23]

Kaynakça

değiştir
  1. 1,0 1,1 1,2 1,3 Semazen, Mesneviden Notlar
  2. Mevlana Celaleddin Rumi, Konularına Göre Açıklamalı Mesnevi Tercümesi 1-2, terc. Şefik Can, s.265,Ötüken Yayınları, İstanbul:2005, ISBN 975-437-229-2
  3. Mesnevi, 2. Cilt, 3155-3160
  4. Prologue, Quotes By Rumi
  5. Mesnevi, Cilt 2, 3325-3330
  6. Mevlana Celaleddin Rumi, Konularına Göre Açıklamalı Mesnevi Tercümesi 1-2, terc. Şefik Can, s.223-224, Ötüken Yayınları, İstanbul:2005, ISBN 975-437-229-2
  7. Mevlana Celaleddin Rumi, Konularına Göre Açıklamalı Mesnevi Tercümesi 1-2, terc. Şefik Can, s.264, Ötüken Yayınları, İstanbul:2005, ISBN 975-437-229-2
  8. Mesnevi, 2. Cilt, 1410-1415
  9. Mesnevi, 1. Cilt, 3315-3320 beyitler
  10. Mecâlis-i Seb'a'dan Seçmeler, Rûmî Yayınları, Sf:176
  11. Mevlana Celaleddin Rumi, Konularına Göre Açıklamalı Mesnevi Tercümesi 1-2, terc. Şefik Can, s.59, Ötüken Yayınları, İstanbul:2005, ISBN 975-437-229-2
  12. Mesnevi, Cilt 2, 3125-3130
  13. Mecâlis-i Seb'a'dan Seçmeler, Rûmî Yayınları, Sf:182
  14. Mesnevi, 3. Cilt, 2985-2990
  15. Mevlana Celaleddin Rumi, Konularına Göre Açıklamalı Mesnevi Tercümesi 1-2, terc. Şefik Can, s.311, Ötüken Yayınları, İstanbul:2005, ISBN 975-437-229-2
  16. Mecâlis-i Seb'a'dan Seçmeler, Rûmî Yayınları, Sf:179
  17. Mevlana Celaleddin Rumi, Konularına Göre Açıklamalı Mesnevi Tercümesi 1-2, terc. Şefik Can, s.356, Ötüken Yayınları, İstanbul:2005, ISBN 975-437-229-2
  18. Mevlana Celaleddin Rumi, Konularına Göre Açıklamalı Mesnevi Tercümesi 1-2, terc. Şefik Can, s.31, Ötüken Yayınları, İstanbul:2005, ISBN 975-437-229-2
  19. Mesnevi, Cilt 4, 2155-2160
  20. Mesnevi, Cilt 4, 295-300
  21. Mevlana Celaleddin Rumi, Konularına Göre Açıklamalı Mesnevi Tercümesi 1-2, terc. Şefik Can, s.58-59, Ötüken Yayınları, İstanbul:2005, ISBN 975-437-229-2
  22. Bakan Ersoy: Mevlana Hazretleri'nin mirası Anadolu'dan tüm dünyaya yayılan bir rehber haline gelmiştir
  23. "Sagopa Kajmer Hürriyet Gazetesi Röportajı 2005". Hürriyet. melankolia.com.tr. 28 Ağustos 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 5 Ekim 2016. 

Konuyla ilgili diğer Wikimedia sayfaları:

Commons'da Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî ile ilgili çoklu ortam dosyaları bulunmaktadır.

Vikisözlük'te Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî ile ilgili kelime açıklaması bulunmaktadır.

Vikikaynak'ta Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî ile ilgili belge kayıtları bulunmaktadır.

Vikipedi'de Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî ile ilgili ansiklopedik bilgi bulunmaktadır.